KEBİKEÇ

28 Nisan 2015 Salı

BİR MEVTANIN KALEMİNDEN V: AĞACIN ÖLÜMÜ




Yazan: Özlem Pekcan
ozlem.pkcan@gmail.com

bir mevtanın kaleminden...

Çok değiştim....

Dallarım gökyüzünden sonsuzluğa ulaşıyor, köklerim ise arzın merkezine iniyor gibi. Sürekli geçen zamanın içinde, an donmuş gibi. Geçen vakti yaşamın o kırılamaz döngüsünden anlayabiliyorum yalnızca.

Yıllar önce hayat bahçesinde hayat bulduğum ev eskidi artık, ne yaşamlar açtı ve soldu. Beni sevecen elleriyle toprakla kavuşturan, sulayan, besleyen ve bir zamanların genç babası artık dede oldu, bedeni büküldü, saçları ağardı, yüzüne çizgiler doldu. Küçük kızı da anne artık, olgunluk çağına erişmek üzere ama henüz farkında değil hiçbir şeyin.

Yine de zaman zaman bahçede oturuyorlar ve duyuyorum "ben"den bahsediyorlar.

Dün tuhaf bir şey oldu; baba bir şeyler anlattı kızına, genç kadın biraz buruldu ve gözleri nemlendi.

-"Nasıl yani, şimdi kesmek zorunda mıyız?" diye sordu.

-"Evet," diyerek iç geçirdi yaşlı adam, "kökleri evin temeline doğru yürümüş, başka çare yok."

Anladım ki; bana hayat veren toprak yine sonum olacak.

Biraz önce de belediyeden geldiler zaten.

-"Ööfff," diye söylendi biri, "amma da uzun ağaçmış haa, en az otuz metre boyu var bunun, uğraştıracak bizi!"



27 Nisan 2015 Pazartesi

Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!








Soma İçin Bir Olduk:  Anka Küllerinden Yeniden Doğan bir Kuştur...
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
Soma’daki faciada 301 işçimizi kaybettik, olaydan yaklaşık 5 bin çocuk etkilendi. “Benim adım Esma, benim adım Sıla, benim adım Dilara, benim adım Abdurrahman… Biz bir robot yaptık. Grubumuzun adı Anka oldu. Anka küllerinden yeniden doğan bir kuştur.” Bilim Kahramanları Derneği’nin projesiyle çocuklar, bilim ve teknolojiyle meşgul oldular, acılarından biraz uzaklaşıp normal hayata döndüler.
Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.
Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Nisan 2015 Cuma

ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 100. YILINDA ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ




Çanakkale Savaşlarının 100’üncü yılında Türk Deniz Kuvvetlerinin farklı gemi ve birliklerinde DENİZ KUVVETLERİ Personeli ile Sanatçı Candan ERÇETİN tarafından Çanakkale Türküsü seslendirildi. 

Tüm Gazi ve Şehitlerimizin ruhları şad olsun. 


DOSTUM


Yazan: Yelda S.

Dostum,
Seçtiğim kardeşim,
Yarenim,
Yoldaşım,
Zamana tanığım,
Derdimin ortağı,
Kötü günde iyi günde,
Bana katlanabilen kıymetlim.
Gönlünde yerimin olduğu,
Gönlümde yeri olan,
Dostum.

21 Nisan 2015 Salı

BİR MEVTANIN KALEMİNDEN IV: AĞAÇ










Özlem PEKCAN
ozlem.pkcan@gmail.com



bir mevtanın kaleminden


-"Artık tamam mı? Şimdi girebilir miyim içeri?" diye sordum.


Bu sefer ki biraz daha yaşlı ve daha fazla kanatlıydı, etrafında huzur verici bir ışık parlıyordu. Hoşça gülümsedi:
-"Henüz değil, daha zamanın dolmamış senin."

Tabii ki beklediğim cevap bu değildi. Hiç hoşuma gitmemişti, zira ben artık içeri girmek istiyordum.
-"Ne olacak şimdi, yine mi geri gidiyorum?"

Önündeki belgeleri inceledi bir süre...
-"Hmm..." dedi, kendi kendine konuşur gibiydi, "Önce kamyon çarpmış sana, aslında ölmen gerekmiyormuş ama niyeyse buraya gelmişsin... Sonraa... ilginç... sen kedi miydin yani, bu sefer?"

-"Evet, evet... önce kanlı canlı bir insandım, kırk yaşında ya var ya yoktum ki kamyon çarptı öldüm... alacağın var dediniz beni geri gönderdiniz... bu sefer de on sene bir kedi olarak yaşadım, sonra o aptal köpekten kaçayım derken, yine bir kamyon altında kaldım..."

-"Zaten kediler fazla yaşamaz," diyerek sözümü kesti, tane tane konuşuyordu "ecelinle ölseydin de sonuç değişmezdi. Senin hâlâ bizden alacağın var..."

-"Ben razıyım, alacak falan istemiyorum, beni içeri alın... cennet-cehennem fark etmez, neresiyse, araf da olur..."

Sakince gözlerimin içine baktı, ruhumun huzur bulduğunu hissettim, ben de sakinleşmiştim.
-"İlâhi düzen böyle işlemez. Hakkın ne ise onu alman gerek."
-"Yani," dedim, "yine mi geri dönüyorum?"
-"Evet," diye başını salladı, "bu sefer alacağına daha uygun bir ömür vereceğiz sana."

Önündeki kayıtlara bir gözattıktan sonra da tamamladı: -"Ya da en azından ben öyle umuyorum...."

İçime bir şüphe doldu bir an....

Kendime geldiğimde, başımda iki kişinin durduğunu fark ettim.

Küçük kız:
-"Bu nedir, baba?" diye sordu beni göstererek. (ne-mi?)
-"Bu küçük fide, bir mavi çam!" diye cevapladı babası.

Evet; ben mavi çam olmuştum!

Peki ama nasıl işliyordu bu ilâhi düzen?




17 Nisan 2015 Cuma

DENİZ KIZI
































Özlem PEKCAN

Bazı geceler yıldızlar yandığında gökyüzünde,

Deniz kıpırdanır derinden, ay şahit.
Bazı geceler deniz kumsalı öptüğünde,
Deniz yıldızları kızarır hafiften, ay şahit.

Bazı geceler rüzgar coştuğunda havada
Bir türkü tutar dalgalarda, ay şahit.
Bazı geceler yakamozlar saçında,
Yarışır denizkızı yunuslarla, ay şahit.


Geceler kavuşurken güne, aydınlık vurur dibe,
Masal saklanır gün arkasına, ay bilmez,
Veda eder kumsal denize, yakamozlar iner derine,
Denizkızı hiç konuşmaz aslında, ay bilmez.




14 Nisan 2015 Salı

BİR MEVTANIN KALEMİNDEN III: KÖPEK




Yazan: Özlem PEKCAN
ozlem.pkcan@gmail.com

Bir mevtanın kaleminden....


Artık yaşlanıyorum ya da yaşlandım belki de. Ne bileyim, daha önce hiç kedi olmadım ki!


Eve yerleşeli neredeyse on yıl oldu. O güzel yeşil gözlü kız çocuğu, şimdilerde onsekiz yaşında bir afet.

Bana "kozalak" diyor ve beni pek seviyor.

Şu sıralar hayatımız biraz daha hareketlendi. Karşı daireye yeni bir aile taşındı ve onların da bizim kız yaşlarında bir oğlu var.

Daha ilk bakışta birbirlerinden hoşlandılar. Sabah akşam delikanlıyı anlatıyor bizimki. Durumdan hiç şikâyetim yok, hatta hoşnut bile sayılabilirim. Aşka ve insanlara dair unutmaya başladığım pek çok şey yeniden canlanmaya başladı zihnimde.

Ama bir sorun var: Delikanlının köpeği.

Hayvan kafayı bana takmış vaziyette. Beni gördü mü aklını kaçırıyor sanki, illâ peşime düşüyor, kovalamak istiyor. Kapıya-pencereye çıkamaz oldum onun yüzünden. Şu basit kedi hayatım boyunca köpeklerdeki kedi saplantısının sebebini anlayamadım bir türlü!

İşte yine farketti beni, halbuki bahçenin taa öbür ucundayım. Nasıl da koşuyor üstüme üstüme, kuduruk şey!

Gelme, diyorum, gelme! Sen git, akranlarına sataş, ben eskisi kadar atak değilim artık iyice reflekslerim yavaşladı.

Şuna bak; hâlâ kovalıyor beni, bir de havlıyor. Kuduruk, vallahi kuduruk bu!

Amanın...

Tüh gene öldük!

                                                                    sonrası: AĞAÇ

SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı