Yazan: Özlem Pekcan
Gözleri yuvalarından fırlamış, köpürmüş tükürüklerini
avaz avaz etrafa saçan insan görüntüleri. Biri diğerini yere yıkmış, acımasızca
altta kalanı yumruklayanlar ve küfredenler. Zihnimde beliren ancak buraya yazamadığım
benzer birçok görüntü yüzünden bir tür buhran geçirdiğim geçenlerde; “bu
insanlar hiç mi aynaya bakmazlar ya da gazete-tv’lerdeki görüntülerine?” diye
soruverdim kendime. Bir baksalar, bir görseler kendilerini ne düşünürler, ne
hissederler?
Bu sorular üşüşmüşken başıma, kendimi “ayna, aynalar,
aynalardaki görüntüler” imgelerinin peşinde sürüklenirken buldum.
Önce “Narcissus” geldi aklıma. Hani şu mitolojide kendi
görüntüsüne aşık olan delikanlının hikâyesi: Peri kızı Echo’nun aşkına
aldırmayan Narcissus, Olimpus dağındaki tanrıları çok kızdırır ve lânetlenir.
Bu yüzden de su içmek için eğildiği göl kenarında, sudan yansıyan aksine
tutulur kalır. Orada öylece ölür gider, kimisine göre de suya düşer boğulur.
İnsandaki kendini beğenmişliğin en yalın yergisidir
aslında bu mitolojik öykü. Hiç bilmediğimiz ve yaşandığını varsaydığımız zamanlardan
günümüze ulaşırken, her devirde farklı anlamlar da yüklenmiştir muhakkak,
modern dünyayı ve insani hırsları düşündüğümde ise, bu gün için insanoğlunun
kendi suretinde nasıl hapsolduğunu ve bencillik denizinde boğulmaya mahkûm
olduğunu anlatıyor gibi geliyor bana.
Oysa ki hayat kısa, zaman çabucacık geçiyor, peşine takıp
ömrü. Ne demişti Cahit Sıtkı:
“Yaş otuz beş yolun yarısı eder,
Dante gibi ortasındayız ömrün.”
Bilmeyenler için söyleyeyim; Dante yaşam çizgisini 70
senelik bir yay gibi tasavvur eder, bu yayın en tepe noktası yani zirvesi ve
dolayısıyla da yarısı 35 yaştır. Bundan sonra geçen her yıl, zirveden aşağı
iniştir. Cahit Sıtkı da, bu anlayışla o unutulmaz dizelerde geçen zamana ağıt
yakar adeta ve anlatır suretini:
“Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz
YILLAR YILI DOST BİLDİĞİM AYNALAR.”
O aynalar ki, bize neler hatırlatır, neler anlatırlar.
Bazen bir anın, bir tanıdığın belki de bir sevgilinin görüntüsü beliriverir o sırlı
dünyada. Kimi hatırlamış, kimi düşünmüştür Ahmet Hamdi acaba aşağıdaki
dizelerinde?
“Derin sularında bu AYNA her an
Senden bir parıltı
aksettirecek
Kâh çıplak bir omuz sessiz
düşecek
Eriyen bir kuğu beyazlığından”
“Ayna ayna, söyle bana …”
nev’i masalsı bir ilişki olmadıkça ancak cesareti olanlar aynaya bakarlar
aslında. Zira aynalar yalan söylemez asla ve o sihirli camdan yansıyanlar hiç
de hoş olmayabilir.
“Bana benzeyen bir gözlerim
kaldı
Bir de kederli bakışlarım
Düşüncemin olmadığı
AYNALARDA ben varım.”
Sizin de içinizi kıymıyor mu,
Ümit Yaşar’ın yukarıdaki dizeleri? Ya bir gün siz de gerçekten ağlarsanız her
şarkıda ve unutturmazsa zaman asla kendini? Gerçekten de kahır mıdır o zaman
bekleyen bizi?
Belki de asıl kahır, avaz avaz
bağırıp da bir türlü kendini duyuramayan vicdanın, sağır kulaklardan ümidi
kesip, aynadan aksederek ruhumuza işlemesindedir. Necip Fazıl bunu öyle etkili
tasvir eder ki:
“AYNALAR, bakmayın yüzüme dik
dik;
İste yakalandık,
kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karşıma,
Başımın tokmağı indi başıma.”
Ve bitirirken bir ağıt yakmaktadır artık:
Çıkamam, AYNALAR, AYNALAR
zindan.
Bakamam, AYNADA, AYNADA
vicdan;
Beni beklemeyin, o bir
hevesti;
Gelemem, AYNALAR yolumu
kesti.”
Aynadaki her bir görüntümüzdür
yolumuzu kesen ve bizi hapseden aslında tıpkı İlhan İrem’in dediği gibi
şarkısında:
“Çıksam bir türlü
Dışarıda boşluklar,
Kalsam bir türlü
İçeride AYNALAR
Sihirli AYNALARA döndü
İnsanlar.”
Dışarıda boşluklar,
Kalsam bir türlü
İçeride AYNALAR
Sihirli AYNALARA döndü
İnsanlar.”
Ben bunları yazarken ve her dizeye
kapılıp sürüklenirken, içimde bir isyan baş gösteriyor ve insan tarafımın başka
vazgeçilmez özellikleri baskın geliyor bu sefer. Her şeye karşın yine de hayatı
yaşanmaya değer gösteren, yeniden, yeniden ve yeniden başlamayı göze aldıran
rehberleri ruhumuzun: Umut ve iyimserlik.
Çünkü yine de inanıyorum:
Kendine galebe çalabildiğinde kişi, yüzleşebildiğinde kusurlarıyla hem kendi
yaşam serüveninde hem de insanlık yolunda bir merhale daha ilerler ve bütünü
oluşturan birdir.
Tabii bu düşüncelere
kapılmamda, bu satırları yazarken aniden televizyonda dönmeye başlayan bir
kliple Tarkan’ın sesinden salonuma dolan başka bir şarkının sözlerinin etkisi
de yok değil:
“Bu yeni ben de kim
AYNADA
bakıştığım?
Bu
yeni ben, ben miyim
Kendimle
tanıştığım?
Dünümle
bugünüm
Can
ciğer kuzu sarması
Geç
oldu temiz oldu
Geçmişimin
karması…”
Yazımı da, tüm yazdıklarımdan
kendime yaptığım bir çıkarımla bağlamak istiyorum:
“Korktuğunda
insan aynaya bakmalı ki korunsun geleceğinden.”
Meraklısına Not:
Alıntı yapılan şiirler ve
şarkı sözleri
-
35 Yaş Şiiri, Cahit Sıtkı Tarancı
-
Ayna, Ahmet Hamdi Tanpınar
-
Ayna, Ümit Yaşar Oğuzcan
-
Aynalar, Necip Fazıl Kısakürek
-
Sihirli Aynalar, İlhan İrem
-
Öp, Sezen Aksu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder