KEBİKEÇ

6 Ekim 2011 Perşembe

AYNALAR NELER SÖYLER?




            Yazan: Özlem Pekcan

            Gözleri yuvalarından fırlamış, köpürmüş tükürüklerini avaz avaz etrafa saçan insan görüntüleri. Biri diğerini yere yıkmış, acımasızca altta kalanı yumruklayanlar ve küfredenler. Zihnimde beliren ancak buraya yazamadığım benzer birçok görüntü yüzünden bir tür buhran geçirdiğim geçenlerde; “bu insanlar hiç mi aynaya bakmazlar ya da gazete-tv’lerdeki görüntülerine?” diye soruverdim kendime. Bir baksalar, bir görseler kendilerini ne düşünürler, ne hissederler?

            Bu sorular üşüşmüşken başıma, kendimi “ayna, aynalar, aynalardaki görüntüler” imgelerinin peşinde sürüklenirken buldum.

            Önce “Narcissus” geldi aklıma. Hani şu mitolojide kendi görüntüsüne aşık olan delikanlının hikâyesi: Peri kızı Echo’nun aşkına aldırmayan Narcissus, Olimpus dağındaki tanrıları çok kızdırır ve lânetlenir. Bu yüzden de su içmek için eğildiği göl kenarında, sudan yansıyan aksine tutulur kalır. Orada öylece ölür gider, kimisine göre de suya düşer boğulur.

            İnsandaki kendini beğenmişliğin en yalın yergisidir aslında bu mitolojik öykü. Hiç bilmediğimiz ve yaşandığını varsaydığımız zamanlardan günümüze ulaşırken, her devirde farklı anlamlar da yüklenmiştir muhakkak, modern dünyayı ve insani hırsları düşündüğümde ise, bu gün için insanoğlunun kendi suretinde nasıl hapsolduğunu ve bencillik denizinde boğulmaya mahkûm olduğunu anlatıyor gibi geliyor bana. 
 
            Oysa ki hayat kısa, zaman çabucacık geçiyor, peşine takıp ömrü. Ne demişti Cahit Sıtkı:

            “Yaş otuz beş yolun yarısı eder,
            Dante gibi ortasındayız ömrün.”
           
            Bilmeyenler için söyleyeyim; Dante yaşam çizgisini 70 senelik bir yay gibi tasavvur eder, bu yayın en tepe noktası yani zirvesi ve dolayısıyla da yarısı 35 yaştır. Bundan sonra geçen her yıl, zirveden aşağı iniştir. Cahit Sıtkı da, bu anlayışla o unutulmaz dizelerde geçen zamana ağıt yakar adeta ve anlatır suretini:

            “Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
            Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz
            Ya gözler altındaki mor halkalar
            Neden öyle düşman görünürsünüz
            YILLAR YILI DOST BİLDİĞİM AYNALAR.”

            O aynalar ki, bize neler hatırlatır, neler anlatırlar. Bazen bir anın, bir tanıdığın belki de bir sevgilinin görüntüsü beliriverir o sırlı dünyada. Kimi hatırlamış, kimi düşünmüştür Ahmet Hamdi acaba aşağıdaki dizelerinde?

            Derin sularında bu AYNA her an
Senden bir parıltı aksettirecek
Kâh çıplak bir omuz sessiz düşecek
Eriyen bir kuğu beyazlığından”

“Ayna ayna, söyle bana …” nev’i masalsı bir ilişki olmadıkça ancak cesareti olanlar aynaya bakarlar aslında. Zira aynalar yalan söylemez asla ve o sihirli camdan yansıyanlar hiç de hoş olmayabilir.
           
“Bana benzeyen bir gözlerim kaldı
Bir de kederli bakışlarım
Düşüncemin olmadığı
AYNALARDA ben varım.”

Sizin de içinizi kıymıyor mu, Ümit Yaşar’ın yukarıdaki dizeleri? Ya bir gün siz de gerçekten ağlarsanız her şarkıda ve unutturmazsa zaman asla kendini? Gerçekten de kahır mıdır o zaman bekleyen bizi?

Belki de asıl kahır, avaz avaz bağırıp da bir türlü kendini duyuramayan vicdanın, sağır kulaklardan ümidi kesip, aynadan aksederek ruhumuza işlemesindedir. Necip Fazıl bunu öyle etkili tasvir eder ki:

“AYNALAR, bakmayın yüzüme dik dik;
İste yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karşıma,
Başımın tokmağı indi başıma.”

Ve bitirirken bir ağıt yakmaktadır artık:

Çıkamam, AYNALAR, AYNALAR zindan.
Bakamam, AYNADA, AYNADA vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, AYNALAR yolumu kesti.”

Aynadaki her bir görüntümüzdür yolumuzu kesen ve bizi hapseden aslında tıpkı İlhan İrem’in dediği gibi şarkısında:
“Çıksam bir türlü
Dışarıda boşluklar,
Kalsam bir türlü
İçeride AYNALAR
Sihirli AYNALARA döndü
İnsanlar.”
Ben bunları yazarken ve her dizeye kapılıp sürüklenirken, içimde bir isyan baş gösteriyor ve insan tarafımın başka vazgeçilmez özellikleri baskın geliyor bu sefer. Her şeye karşın yine de hayatı yaşanmaya değer gösteren, yeniden, yeniden ve yeniden başlamayı göze aldıran rehberleri ruhumuzun: Umut ve iyimserlik.

Çünkü yine de inanıyorum: Kendine galebe çalabildiğinde kişi, yüzleşebildiğinde kusurlarıyla hem kendi yaşam serüveninde hem de insanlık yolunda bir merhale daha ilerler ve bütünü oluşturan birdir.

Tabii bu düşüncelere kapılmamda, bu satırları yazarken aniden televizyonda dönmeye başlayan bir kliple Tarkan’ın sesinden salonuma dolan başka bir şarkının sözlerinin etkisi de yok değil:

 “Bu yeni ben de kim
AYNADA bakıştığım?
Bu yeni ben, ben miyim
Kendimle tanıştığım?

Dünümle bugünüm
Can ciğer kuzu sarması
Geç oldu temiz oldu
Geçmişimin karması…”

            Yazımı da, tüm yazdıklarımdan kendime yaptığım bir çıkarımla bağlamak istiyorum:
            “Korktuğunda insan aynaya bakmalı ki korunsun geleceğinden.”

Meraklısına Not:
Alıntı yapılan şiirler ve şarkı sözleri
-         35 Yaş Şiiri, Cahit Sıtkı Tarancı
-         Ayna, Ahmet Hamdi Tanpınar
-         Ayna, Ümit Yaşar Oğuzcan
-         Aynalar, Necip Fazıl Kısakürek
-         Sihirli Aynalar, İlhan İrem
-         Öp, Sezen Aksu

Hiç yorum yok:

SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı