KEBİKEÇ

28 Kasım 2011 Pazartesi

İLİŞKİLER VE BİZ



Kadir Tuğtekin OK

İlişkilerde ilk önce karşı cins, sevdiğimiz kişiye hissettiğimiz sevgi bizim ürettiğimiz, bizde var olan bir duygudur. Ve sevgi koşulsuzdur. Biz bir insana karşı bir duygu üretiyoruz ve ondan bize bunun karşılığını vermesini bekliyoruz.. Onun sevgimize karşılık vermesi için, onun hoşuna gidecek davranışlar sergilemeye, hatta bazen olmadığımız gibi davranmaya da başlıyoruz..

Tüm bunlar bizim içimizde ürettiğimiz sevgiden dolayı, bu sevginin karşılığını alma ihtiyacımızdan kaynaklanıyor... Dolayısı ile biz sevdiğimiz insana seni seviyorum derken kendi duygularımızı dile getiriyoruz...

Onun bize aynı şekilde karşılık verme zorunluluğu yok... Sevdiğinizi beklentisiz bir şekilde söylediğinizde, zaten mesele yok... Karşılığını bekleyerek söylediğinizde her şeye hazırlıklı olmakta fayda var..

Siz birisini seviyorsunuz diye onunda sizi sevme zorunluluğu yok... Eğer gerçekten koşulsuz seviyorsanız onun mutlu olmasını başkasıyla bile mutlu olmasını dilersiniz gerçek sevgide birlikte olma dileği, arzusu vardır birlikte olma hırsı yoktur...

Eğer ben onu seviyorum, onun için bir yığın fedakârlıklar yaptım ama yinede sevilmedim diyorsanız... Bir durun kendi sevginizin neye dönüştüğünü kontrol edin..

Beni sevdiğini söyledi ama, ben ona şöyle davrandığım halde, o bana böyle davranıyor diyorsanız herkesin sevgisini farklı şekillerde ifade ettiğinin farkında olun.

Eğer sevdiğiniz kişi eşinizse ve günlük yaşantının getirdiği bir takım, sorunlar yüzünden seni seviyorum demeyi unuttuysa, belki de nasıl olsa evlendik sevmeseydim evlenmezdim mantığı ile sevdiğini söylemiyorsa ona sevdiğinizi seni seviyorum sözleri ile değil sevdiğinizi belli eden sözlerle söyleyin..

Çok içten bir hayatıııım, sevgiliiiim vs sözün kendisi değilse bile sizin sesinize yüklediğiniz bakışınıza yüklediğiniz duygular, seni seviyorum sözünden daha etkili olacaktır.. İlk zamanlar bunun karşılığını alamasanız bile, süreç içinde onun size ufacık bir sarılışı, dokunuşu onun kendi duygularını ifade eden bir sözü size doğru yolda olduğunuzu gösterecektir...

Yanlış olabilir ama bu benim kendi tecrübemdir.. Evlilikler de senin sevi yorum’dan daha geçerli olan, sevgiyle birlikte, seni anlıyorum senin yanındayım duygusunu vermek daha önemli...

Ev, iş, çocuklar, kayınvalide, kayınpeder, müdür, patron, vs. yükü altında ezildiğini düşünüp bunalan insanlar için, anlayış ve destek seni seviyorum sözünden daha önemli.. Bu anlayışı ve desteği sözel ve dokunsal olarak verdiğimizde ve en önemlisi sıcağı sıcağına karşılık beklemediğimizde, çok etkili olduğu inancındayım..

Eğer karşımızdaki insanın güvenini kırdıysak seni seviyorum sözünü söyledikten sonra, epeeeyce bir zaman sabırlı olmamız gerekiyor ve gerçekten soğuduğunu anladıysak onun doldurduğu yeri başkasına vermek üzere boşaltmamız gerekiyor... Ki evren boşluğu sevmez, hemen yeri dolacaktır.



23 Kasım 2011 Çarşamba

Yeniçarşım.com ile Evden Çıkmadan Çarşıya Çıkıyoruz!

Ekim ayından bu yana yayında olan Yeniçarşım.com, alışkın olduğumuz e-ticaret sitelerinden oldukça farklı. Site şimdiden sloganı olan “Evden çıkmadan çarşıya çık” mottosunu fazlasıyla yerine getiriyor. Çünkü şimdiden Yeniçarşım.com’da yüzlerce mağaza var ve siz dilediğiniz ürünü bu mağazalar arasından seçerek kolaylıkla satın alabiliyorsunuz. Üstelik, internetten alışveriş yaparken en çok çekindiğimiz “güvenlik” engelini Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi ile çözmüşler. Sistemi açıklayan video:

Yeniçarşım.com’un diğer alışveriş sitelerinden önemli farkları var. Platformun en belirgin karakteristiği olan alıcı ile satıcıyı bir araya getirme stratejisi, satıcıların (mağazaların) ticari kuruluş olması gibi akıllıca bir taktikle desteklenerek, son derece başarılı bir sistem getirilmiş durumda. Yeniçarşım.com’da satış yapan her mağaza, ticari unvana sahip, fatura kesen ve dolayısıyla garantili ürün satan mağazalar. Bu sayede aynı ürünü birden fazla mağaza arasından güvenle seçerek satın alabiliyorsunuz. Herhangi bir problemde “Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi” ve Yeniçarşım’ın başarılı müşteri hizmetleri departmanı hizmetinizde.

www.yenicarsim.com'da 24 farklı kategoride onbinlerce ürün bulunuyor. Giyimden aksesuara, elektronikten beyaz eşyaya kadar aradığınız her şey Yeniçarşım.com’da.

Ayrıca, www.facebook.com/yenicarsim ve www.twitter.com/yenicarsim adreslerinden ise Yeniçarşım’ı takip edebilir, kampanya ve fırsatlardan haberdar olabilirsiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

18 Kasım 2011 Cuma

BAŞARININ YEDİ ALTIN ANAHTARI




Herkes hayatında başarılı olmak ister. Başarıya giden binbir yol vardır kuşkusuz, bu yollar asla dümdüz ve kısa olmayıp, aksine her adımı engebe, çukur ve tehlikelerle bezelidir.

Bu yüzden de insanlar zaman zaman bu yolda kendilerine rehberlik edecek kişilere veya yol haritalarına ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç da yol sayısı kadar rehber ve yöntemin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İşte Dr. Deepak Chopra’nın “Başarının Kanunu” başlıklı kitabıyla başarıya giden yolda, rehberliğini isteyenlere önerdiği yedi altın anahtar.

1- Salt mümkünlük kuralı

Gerçek doğanızı, özünüzü ne kadar çok anlarsanız, salt mümkünlük alanına o kadar çok yaklaşırsınız.

Salt mümkünlük kuralını uygulama yöntemleri:
  • Bugün olup biten hiçbir şeyi yargılamayacağım diyerek güne başlayın ve gün boyunca yargıda bulunmaktan kaçının.
  • Her gün, doğayı ve her canlıda bulunan zekâyı gözlemlemek için zaman ayırın.
  • Her gün sessiz kalmak ve yalnızca var olmak için zaman ayırın.

2- Verme kuralı

Evrenin işleyişi, dinamik alışverişle olur: Vermek ve almak evrendeki enerji akışının farklı yönleridir. Ne kadar çok verirseniz, o kadar çok alırsınız.

Verme kuralını uygulama yöntemleri:
  • Nereye gitseniz ve kiminle karşılaşsanız, ona bir armağan götürün: Bu armağan bir iltifat, bir çiçek ya da bir dua olabilir.
  • Her gün yaşamın sunduğu bütün armağanları minnet duygusuyla kabul edin.
  • Birileriyle her karşılaştığınızda, sessizce onlara mutluluk, sevinç ve kahkahalarla dolu bir hayat dileyin.

3- Karma ya da neden sonuç kuralı

Her eylem bize aynı türde geri dönen bir enerji üretir: Ne ekersek onu biçeriz.

Neden-sonuç kuralını uygulama yöntemleri:
  • Her an yaptığınız seçimleri gözleyin, onları bilinçli algılama alanına getirin.
  • Ne zaman bir seçim yapsanız, kendinize iki soru sorun: ''Yapmakta olduğum bu seçimin sonuçları ne olabilir?'' ve ''Bu seçim bana ve bu seçimden etkilenenlere başarı ve mutluluk getirecek mi?''
  • Rehberlik etmesi için yüreğinize danışın ve onun mesajiarına göre yönünüz tayin edin.

4- Asgari çaba kuralı

Tabiat; çaba gerektirmeyen bir kolaylıkla ve sınırsız bir kaygısızlıkla işlediği gerçeği üzerine kurulmuştur. Örneğin; kuşlar uçmaya çalışmaz, uçar; çiçekler açma çabası göstermez, sadece açarlar.

Asgari çaba kuralını uygulama yöntemleri:
  • Kişileri, olayları, durumları oldukları gibi kabul edin.
  • Her şeyi olduğu gibi kabullenerek, içinde bulunduğunuz durumun ve bütün olayların sorumluluğunu üstlenin. Hiçbir kimseyi (kendiniz dahil) hiçbir şey için suçlamayın.

5- Niyet ve arzu kuralı

Her niyet ve arzunun yapısında gerçekleşmesini sağlayan mekaniği mevcuttur. Bir niyeti salt mümkünlüğün bereketli zeminine attığımız zaman bu sonsuz düzenleme gücünün lehimize çalışmasını sağlarız.

Niyet ve arzu kuralını uygulama yöntemleri:
  • Bütün arzularınızın bir listesini yapın. Bu listeyi yanınızdan ayırmayın. Gece yatmadan önce, sabah uyandığınızda bu listeye bakın.
  • Bu listeyi serbest bırakıp yaradılışa teslim edin.
  • İşler yolunda gitmese bile bunun bir nedeni olduğuna ve evrensel planın sizin umduklarınızdan çok daha büyük projeleri olduğuna inanın.

6- Bağlanma kuralı

Hiçir şeye bağlanmamak belirsizliğin bilgeliğini barındırır.

Bağlanma kurulanı uygulama yöntemleri:
  • Kendinize ve çevrenizdekilere oldukları gibi olma özgürlüğünü tanıyın. Sorunlara zorla çözüm bulmaya çalışarak, yeni sorunlar yaratmayın.
  • Belirsizliği yaşamın temel bir öğesi olarak kabul edin. Böylece tüm karmaşanın içinde çözümler belirmeye başlasın.
  • Tüm imkânlar alanına adım atın ve kendinizi sonsuz seçeneklere açık tutun.

7- Dharma kuralı

Dharma, Sanskritçe “yaşamın amacı” demektir. Herkesin yaşamda bir amacı vardır.

Dharma kuralını uygulama yöntemleri:
  • “Nasıl hizmet edebilirim?” ve “Nasıl yardımcı olabilirim?” sorularını her gün kendinize sorun.
  • Yapmayı sevdiğiniz tüm şeylerin bir listesini çıkarın. Böylece benzersiz yeteneklerinizi insanlığın hizmetine sunun, zamanı unutun ve başkalarının yaşamına olduğu kadar kendi yaşamınıza da zenginlik katın.


İster hepsini, ister aklınıza yatanı deneyin. Kim bilir belki de yürüdüğünüz yolda karşınıza çıkan zorlukları aşarak başarı kapılarından içeri girmenizi sağlayacak anahtarlardan birisi yukarıdaki kurallarda saklıdır.

15 Kasım 2011 Salı

GÜNEŞ




Bir mevtanın kaleminden….



Yolun ortasından yürüyen adamı uyarayım derken caddeye fırlamışım. Biz bağrışırken, ona kamyon çarptı, bana da araba. O kurtuldu, bense öldüm.

İşte her şey böyle başladı. Birden kendimi ilâhi düzenin kapısının önünde beklerken buldum. Kayıtları kontrol eden, hoş yüzlü, genç ve kanatlı ilâhi varlık bana “erken geldiğimi, henüz vaktimin dolmadığını” söyledi, ne olduğunu anlayıncaya kadar bir baktım yine dünyadayım, kalan süreyi tamamlamak üzere.
Ve böylece devam etti. Ondan sonra defalarca aynı kapının önünde durdum ve her defasında geri gönderdiler beni.

Son sefer, ilâhi kapının önünde beni yine ilâhi bir varlık karşıladı. Bu sefer ki daha yaşlı ve daha fazla kanatlıydı. Zira öğrendiğim kadarıyla; ruh tekâmül ettikçe, onu karşılayan varlık da ona denk bir olgunlukta oluyor. Sanırım bu geliş-gidişler bende de bazı değişimler yarattı. Yaş olgusunu zaten kaybettim, sanki zaman akmıyor ve ben hep vardım.

-“Ooo,” diyerek karşıladı beni. Bir yandan da kayıtlarıma göz gezdiriyordu. “Epeyce bir gidip-gelmişsin sen.”
-“Evet,” diye bıkkınlıkla cevapladım onu. “Belki de artık içeri girebilirim?” Her ne kadar içimdeki ses aksini söylese de sormadan edemedim.
-“Bir bakalım…” Gerçek bir ilgiyle önündekileri okuyor bir yandan da kendi kendine mırıldanır gibi, benimle konuşuyordu. “İlk defa öldükten sonra, dünyadaki süren dolmadığı için seni tekrar geri göndermişler…”
-“Kedi olarak,” diye tamamladım cümlesini.
-“Evet, sonra yine gelmişsin…”
-“O adi köpek yüzünden, kaçayım derken…”
Hafifçe kıkırdayarak beni tasdikledi ve devam etti: -“Sonra ağaç olarak geri gitmişsin…”
Ben arkasından saymaya başladım: -“Sonra kaplumbağa, sonra dağ hem de sıradağlar şeklinde, sonra nehir, hatta bir keresinde denizatı, en sonunda da okyanus… Ama o bile kurudu ve işte ben yine geri geldim.”

Bir an tereddüt ettiysem de sormadan duramadım doğal olarak: -“Sence artık içeri alırlar mı beni?” diye sordum.

O ise cevap vermedi, bir takım hesaplamalara dalmıştı. Kimbilir ne kadar zaman sonra kayıt yığınından başını kaldırdı, olumsuz bir şekilde başını salladı:
-“Üzgünüm,” dedi “ama süren dolmamış henüz, hâlâ alacağın var. Korkarım bir kez daha dönmen gerek.”
-“Ben alacak falan istemiyorum, ne olur içeri alın artık beni, vazgeçtim ben alacağımdan,”diye itiraz ettim.
Kati bir şekilde başını salladı: -“Olmaz. İlâhi düzenin senden alacağı olabilir belki, ama sen alacaklı kalamazsın. Hesabın tutması gerek. Maalesef bir kez daha geri gitmen gerek.”

Belki de çok yıkılmış ve perişan göründüğümden, belki de bilmediğim başka bir ilâhi kural yüzünden bana merhamet gösterdi sanki ve dedi ki: -“Bak, sana bir teklifim var. Bu sefer ne olmak istediğini sen seç.”

Bir an içim umut doldu: -“Ne istersem olabilir miyim?”

“Evet” anlamında başını salladı.
-“İnsan olarak geri dönebilirim yani?”
-“Eğer istersen, neden olmasın?” diye cevapladı beni.

Yeniden insan olmak, yeniden bir ömür sürmek ve belki de bu sefer yaşlanıp, çoluk çocuğa karışarak ölmek. Ne muhteşem!

Fakat sonra içimden bir ses, daha doğrusu bir şüphe fısıldadı: -“Ya yine alacaklı kalırsan? Ya yine geri dönmek zorunda kalırsan, bir daha, bir daha, bir daha…”

Kararımı vermiştim: -“Ne olacağım fark etmez, ama hesap tutsun ve bir daha geldiğimde bu kapıdan dönmeyeyim. Beni öyle bir şeye dönüştür.”

Bir ışık parladı ve etrafımı sardı…

***

İşte o benim. Her sabah ışıklarıyla perdelerden, pencerelerden içeri sızan, ekinleri, toprağı, insanları besleyen, ısıtan, geliştiren, akşam olunca da pılısını-pırtısın toplayıp, diğer yarı küreye taşınan. Ama aslında hiç yok olmayan, hep orada olan, her şeyin tanığı, tüm acıların, sevgilerin, nefret ve korkunun. Bilimin, teknolojinin, varlığın ve yokluğun. Kocaman evrende minicik bir nokta, zaman denizinde var ama kayıp, yine de dünyanın enerji kaynağı, varlık nedeni: Güneş.

İçinde sonsuz patlamalar barındıran, her infilâk ile hem tükenen, hem yeniden artan-çoğalan. Çok yakın ama aslında çok uzak. İşte o benim: Güneş.

Bekliyorum. Zaman yok artık benim için. Varlık da, hiçlik de yok. İlâhi düzenin beni konumlandırdığı evrende her şey ben, ben de her şeyim sanki. Dünyada ve bana ait sistemde ışınlarımın eriştiği her bir düzlem ve varlık yansıyor bende, ben de onlardan yansıyorum.

Bekliyorum, uzayın derinliğinde, etrafımda başka sistemler, başka güneşler ve evrenlerle. İçimdeki patlamalar bir yandan tüketirken, bir yandan da umduğum bir sona yaklaştırıyor beni. Ve hep aynı soru bende: -“Ey İlâhi Düzen, bu defa alacak mısın beni kapıdan içeri?”


-Bitti (mi?)-
Yazan: Özlem Pekcan

2 Kasım 2011 Çarşamba

KİLO VERMENİN 1001 YOLU VAR







Fazla kilolarınızdan mı şikâyetçisiniz? Belki de siz bir obezsiniz! Tamam sadece balık etine bir kimliksiniz.

Her halde de kilo vermek mi istiyorsanız, çok da endişelenmeyin. Biliyoruz ki; artık kilo vermenin 1001 yolu var.

Örneğin kalori diyetlerini deneyebilirsiniz. Karbonhidrat rejimi yapabilirsiniz, sebze diyeti, patates diyeti, Dr. Atkins Diyeti, Sibel Can Diyeti, tek gıda rejimi, Fransız diyeti, İtalyan rejimi vs. Dört günde üç kilo verebilirsiniz belki de.

Ya da bitkisel zayıflama hapları veya yağ yakıcılar var.

Tabii ki en akla uygun olanı bir uzman gözetiminde yürütülen gıda ve egzersizlerle desteklenmiş programlar. Bizim tavsiyemiz, hayatınızı ve sağlığınızı riske atmadan, bir uzmana başvurmanız, güvenirliği bilinen programlara dahil olmanız yönünde. 

Bu şekilde; hemen o hafta kilo veremeyebilirsiniz ya da on sene önceki elbisenize hiçbir zaman giremeyebilirsiniz. Ama en azından daha kalıcı sonuçlar elde eder, daha sağlıklı bir beden, zihin ve ruh yapısına sahip olursunuz.

Fakat bu arada biraz eğlenmenin ve fantezi yapmanın da sakıncası olmaz herhalde. İşte aşağıdaki video bunun için birebir. Hadi diyet yapalım, ama egzersizin önemini de unutmayalım!






25 Ekim 2011 Salı

DEPREM ÖYKÜLERİ



7.2 şiddetindeki Van Depremi, yine Türkiye’de birçok şeyi sonsuzcasına değiştirdi, yine pek çok şeyi olduğu gibi bıraktı.

Ülkemizin bir deprem yıldönümü daha oldu. Acılar, hüzünler ve anılar katlanarak yükleniyor milletimizin sırtına. Fakat hafızalarda ne kadar yer edecek kim bilir veya ne kadar canlı kalacak?

Oradan buradan, medyadan, internetten bir tutam “deprem” hikâyesi, yorumlar, karikatürler, klip ve fotoğraflar hepsi aşağıda.

AH BE YUNUS!

Yunus Geray daha 13’ündeydi. Yunus depreme Van'ın Erciş ilçesinde bir internet kafede yakalandı... Ekipler binada canlı olduğunu anlayınca hemen çalışmaya başladılar...
Yunus, enkaz altında saatlerce kaldı.... Kurtarma ekibi başının altına bir yastık verdi, Yunus dinlensin diye.

Kendisine siper olan bir başkasının cansız bedeniyle saatlerce kurtarılmayı bekleyen Yunus'un sakinliği ve sabrı objektiflerden Türkiye’ye yansımış, yürekleri yakalamıştı. Kurtarma ekiplerinin başının altına verdiği yastıkla sessizce bekleyen Yunus kurtarıldığında tüm Türkiye umutlanmış, sevinmişti.

Ancak sabaha karşı Yunus'tan acı haber geldi. İç kanaması da olan Yunus'un hastaneye giderken kalbi dayanmadı ve yaşama veda etti.

NAZANLARIN KUŞU

Erciş’te bir K9 arama köpeği enkazın üzerinde dolaşıyor. Yan enkazda özel cihazlarla dinleme yapılıyor. O sırada enkazın arasından bir muhabbet kuşu havalanıyor. Bekleyenlerden biri, “Nazanların kuşu bu” diye sesleniyor. Muhabbet kuşu enkazdan ayrılmıyor, uzak bir köşeye konuyor. Saatler geçiyor ve önce 3 ardından 4 yaşında bir çocuk ve sonunda anneleri Nazan Altınkaya binadan, 21 saat sonra çıkarılıyorlar.

TAMAMEN YIKILAN TEK OKUL

Van’da 234 okul ağır ve orta hasar görse de  tamamen yıkılan ‘tek’ okul merkeze 50 kilometre uzaklıktaki Gedikbulak İlköğretim Okulu oldu. 1952 yılında eğitim vermeye başlayan okulun depremde yıkılan ek binası 1988 yılında yapılmış. 14 köyden taşıma ile öğrenci getirilirken 11 derslikli okulun mevcut sayısı 785. Depremde yerle bir olan okul sadece 1 ay önce öğretmenlerinin ceplerinden ödeyerek aldıkları malzemelerle tadil edilmişti.

AZRA VE MUHAMMET BEBEKLER

Van' ın Erciş ilçesinde bir evin enkazından 14 günlük Azra bebek tam 47 saat sonra, annesi ve babaannesi de 50 saat sonra sağ olarak çıkarıldı.

Depremden en çok etkilenen yerlerden biri olan merkeze 30 kilometre uzaklıkta bulunan 200 haneli Alaköy. 11 kişi enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Betonarme yapılarının büyük bölümünün sağlam kaldığı köyde, sadece kerpiç yapıların yıkıldığı görüldü. Deprem sırasında, anneannesi ve 5 yaşındaki kuzeniyle bulunduğu kerpiç yapılı evin yıkılmasıyla enkaz altında kalan 6 aylık Muhammet Enes Karael de tavan döşemesi olarak kullanılan kereste sayesinde yaşama tutundu. Baba Necmettin Karael,  olaydan 5 dakika sonra enkaz aralığından bebeğin ağlama sesinin geldiğini, çöken tavan döşemesinin bebeği yıkıntıdan koruduğunu belirtti. Karael, bebeği kısa sürede enkazdan çıkardığını, yüzünde ufak bir çizik ve morarma olduğunu anlattı.

ANNE VE BABA İLE AYNI SON

Alanya Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nden emekli Kamil ve Atiye Atman çiftinin 7 yaşındayken evlat edindikleri tek kızı öğretmen Melike Atman, Erciş’te oturduğu evin çökmesi sonucu enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Ağustos ayında çekilen kurayla Van’ın Erciş ilçesine bağlı Salmanağa Köyü İlköğretim Okulu’na atanan Melike Atman’ın gerçek ailesini Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde 1995’te meydana gelen depremde kaybettiği öne sürüldü.

ÜSTEĞMEN, NİŞANLISINI KURTARDI

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Van’a gönderdiği 83 kişilik arama kurtarma ekibi de Erciş’te çöken bir binadaki 3 öğretmeni canlı olarak enkazdan çıkardı. Öğretmenlerden biri de Üsteğmen Onur Eryaşar’ın nişanlısı Gül Karaçoban’dı. Eryaşar, arama kurtarma ekiplerine enkazı elleriyle kazıyarak yardım etti ve sonunda nişanlısını enkazdan yaralı olarak çıkardı.

12 YIL SONRA AYNI KÂBUS

17 Ağustos 1999’daki depremde Avcılar’da 8 saat enkaz altında kalan Hanife Kaya yaşadıklarını bir türlü unutamadı ve uzun süre depremin izlerini taşıdı. İki yıl önce evlenen Hanife Kaya, hayatını tam düzene sokmuştu ki Van’a tayini çıktı. Hanife Kaya, 7.2 büyüklüğündeki deprem sırasında arkadaşıyla birlikte evde bulunuyordu. Yaşadıkları 5 katlı apartman yerle bir olurken, iki öğretmen de enkaz altında kaldı. 24 saat sonunda arma kurtarma ekipleri, Hanife öğretmene ulaştı. Yasin Kata enkazdan çıkarılan eşini ellerini tutarak hastaneye uğurladı.

KANSERİ YENDİ, DEPREME YENİLDİ

Van’da yolda yürürken 7.2 büyüklüğündeki deprem sırasında binalardan düşen beton parçasının başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden ilköğretim okulu öğretmeni 25 yaşındaki Okay Yaşar, 2 yıl önce kan kanseri olmuş, gördüğü tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu.

DEVLET ONLARI BARINAKSIZ BIRAKTI’

Alınan bilgiye göre 2 yıl önce Van’ın Gürpınar İlçesi Çok programlı Lisesi Matematik Öğretmenliğine atanan Özgür Subaşıay ile aynı dönemde Van Şehit İbrahim Karaoğlanlıoğlu Lisesi Matematik Öğretmenliğine atanan Emel Şubaşıay 8 Temmuz 2011’de Turgutlu’da düzenlenen törenle hayatlarını birleştirdi.

Çift depreme evlerinde yakalandı ve binanın yıkılması sonucu yaşamlarını yitirdi. Çiftin cesetleri birbirine sarılmış halde bulundu.

Mustafa Subaşıay, “Ben 27 yıl boyunca açlıkla, sefalet içinde büyüttüm. Devlete emanet ettim. Oğlumu devlet benden aldı 2 bin km öteye verdi. Benden ayırdı. Onu burada güvencesiz bıraktı onu benim kollarımdan kopardı. Kimse oğlunu göndermek istemiyordu ama onu ben gönderdim, ‘Git gönüllü ol devletine yararlı ol’ dedim. Ama devlet onları burada barınaksız bıraktı. Bu mezar binaya mahkûm etti. Bu binayı araştırın. Oğlumun gelinimin katili bulunup cezasını çeksin” dedi.

MESUT’UN MUCİZESİ

Erciş'i vuran deprem sonrası ilçeye gelen polis, jandarma, kurtarma, sivil savunma ve Türkiye'nin değişik yörelerine ait arama kurtarma ekipleri 47 enkaz bölgesinde arama yaptı. Üç ayrı noktada arama yapan ekipler, bölgeden iki kişinin cesedini çıkardı. Kurtarma ekipleri, yoğun bir şekilde dinleme faaliyeti yaparak dakikalarca uğraştıkları bölümde sağ olduğu belirlenen 22 yaşındaki Abdullah Pinti'ye ulaştı.

Enkaz bölgesinde ikinci bir kişinin daha sağ bulunduğu ihtimalini değerlendiren ekipler, Zaman zaman tamamen sessiz bir ortam isteyerek enkazda dinleme yaptılar ve enkazın altında yaralı olarak bekleyen Mesut Ozan Yılmaz’ı kurtardılar.

Mesut başına gelenleri şöyle anlattı: “İlk defa öyle bir depremle karşılaşıyorum. Deprem olur olmaz masanın altına girdim. Çoğunluğu kolon üstüne düştü, taşıyamadılar. Okey oynuyordum, deprem olur olmaz masanın altına girip, başımı karnıma çektim.

İdrarımla ağzımı ıslatıyordum, onun dışında hiç zor değildi. Ses sürekli irtibatımız vardı ama kim olduğunu bilmiyorduk. Ben ikinci kattaydım, birinci kata inmişim.

Benle beraber bir kişi daha vardı. Tamamen bir şans. Dövüşüyorduk, konuşuyorduk. Herkes kendi nefsi deniyor ya, o orda yaşanıyor. Yer dövüşü vardı. 17 yıllık arkadaşı o sırada samimi değil. 32 saat az bir süre değil. Çoğu zaman uyuyorduk.

Kafamı koyduğum şey bir kişinin cesedi idi. Sağda ceset, solda ceset. Ortalık mahşer yeri gibiydi.”

YARDIM, YARDIM, YARDIM

Van’da yardım dağıtımındaki sıkıntılar vatandaşların sabırlarını tüketirken zor anlar yaşamasına neden oldu. Bazı yerde insanlar çadırları alabilmek için birbirini ezdi. Asker kalabalığı dağıtmak için havaya ateş açtı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de Kızılay'ı eleştirdi: "Kızılay deprem bölgesinde çadır temin etme noktasında iyi bir sınav veremedi" dedi.

DÜNYA MEDYASINDA DEPREM

ANKA haber ajansı, dünya medyasının Van depremini nasıl gördüğünü aktardı:

New York Times, deprem bölgesinde "kahramanlık ve inanılmaz hayatta kalma öyküleri"nin olduğunu, örnekler vererek anlattığı haberinde 9 bin çadır ve 25 bin battaniye ile gıda gönderildiğini belirtikten sonra: "Ancak yardım çabaları, bazı yerlerde çok kaotik idi ve bazı yardım dağıtma merkezlerinde kavgaların yaşandığına ilişkin haberler geldi" diye yazdı. 

Wall Street Journal: "Depremin vurduğu bölge, sismik olarak aktif ancak pek hazırlıklı olmadığı, bölgede az sayıda bina, 7 büyüklüğündeki bir depreme dayanmak için hazır olduğu yönünde” değerlendirme yaptı. Ayrıca, binaların kolay çökmesine de dikkat çekildiği haberler ve yorumlarda dış yardım önerilerinin reddedilmesi de eleştirildi.

İngiliz The Guardian: "Dondurucu soğukta geceyi dışarıda geçirmek zorunda kalan on birlerce insan konusundaki kaygılar artıyor" yorumunu yaparken, binaların kolayca çökmesinin yarattığı endişelere, bazı yardım çabalarının sosyal medya tarafından örgütlendiğine, binlerce twitter mesajının alındığına dikkat çektikten sonra da: "Ancak daha karanlık bir tarafı da var. Van illinin nüfusu çoğu Kürt ve yasa dışı ayrılıkçı PKK’ya bir destek merkezidir. Bir Türk TV sunucusu, bazen polisle çatışan Kürtlerin neden güvenlik personelinden yardım bekledikleri sorusuyla protestolara yol açtı" diye yazdı.

İngiliz Times: "Zayıf Mantık" başlıklı haberinde "korkunç deprem sonrası, Türkiye’nin komşularından yardım alması gerektiğini" belirterek, Türk hükümetinin dış yardımları reddetme kararını "acımasızlık ve duygusuzluk" olarak yorumladı. BBC Türkçe tarafından yansıtılan haberde Erdoğan hükümetinin dış yardımları reddetme gerekçelerinin yeterli bulunmadığı kaybedildi. "Türk gururu, başka türlü durumda yaşayacak olanların kanı ve kırık kemikleri üzerine inşa edilmemeli", "Bölgesel istikrar, arkadaşlık üzerine şekillenir ve Türkiye kendisine bunu teklif eden ülkelerle çevrili. Bu nedenle bu yardımları kabul etmeli" gibi ifadeler kullanıldı.


İspanyol El Pais de: "Kurtarma ekipleri, olanak eksikliğinden şikayet ediyor" başlıklı haberinde kurtarma ekiplerinin yanında halkın enkaz altındakileri kurtarmak için elleriyle kazdığını ve bir hemşireye atfen de:"Canlı kalanları Ağrı, Van, Muş ve Hakkari’ye gönderiyoruz ancak yollardaki kaos nedeniyle birçoğu, yetişemiyor" sözlerini yazdı.

Amerika’nın Sesi, çöken binaların altında yakınlarını arayanların enkazı elleriyle kazdığını ifade ederken, artçı sarsıntılara rağmen arama kurtarma çalışmaları oldukça başarılı olduğu yorumunu yaptı. Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin binaların kötü inşa edilmesi olduğuna işaret edilen haberde, "Özellikle devletin inşa ettiği binalar depremlerde ilk çökenler" görüşü öne sürüldü. Ayrıca, Güneydoğunun ülkenin en yoksul ve ücra köşesi olmasının, telefon bağlantısının kopmasıyla bölgeden haber almanın zorlaşmasının ve yolların hasar görmesi nedeniyle küçük köy ve kasabaların akıbetinin "oldukça kaygı verici" olduğu belirtildi.

DEPREM VE DEPREM MAKİNASI

Yiğit Can Kaytmaz Vatan’da yazdı, buna göre:

“Alaska’da, ABD Hava Kuvvetleri, ABD Donanması, Alaska Üniversitesi ve ABD Savunma Sistemleri Geliştirme Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilen Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP) tesisi’nin yüksek frekanslı enerji çıkışları ile atmosferin iyonosfer katmanındaki değişimleri gözlüyor. Gayri resmi kaynaklar HAARP’ın deprem yaratabildiğini, ozon tabakasını kullanabildiği iddialarını ortaya atıyor.

HAARP’ın verileri daha önce de tartışmaya sebep olmuştu. 11 Mart’ta Japonya’da yaşanan 9 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce HAARP’ın frekans ölçme sisteminde 2.5 Hz’lik bir değişim ortaya çıkmış. 12 Ocak 2010’da Haiti’deki 7 büyüklüğündeki deprem öncesinde HAARP’ın frekansları yayınlayan sisteminde yaklaşık 2 Hz’lik bir hareketlenme yaşanmış. Van’daki deprem için aynı verilere bakıldığında ortaya 21 Ekim, saat 08.00’da başlayan bir hareketlenme görülüyor.
ABD’nin önde gelen eğitim kuruluşlarından MIT’e göre iyonosfer’e gönderilen dalgalar bir ısınmaya neden oluyor ve fay hattından radyoaktif radon gazının çıkmasını sağlayarak depremi tetikliyor.”

MİZAHIN GÖR DEDİĞİ

Mizah dergisi Gırgır, Van depreminin ardından sosyal medyada yüzünü gösteren ırkçılığı "İnsanlığımız göçük altında" cümleleri ve kapak karikatürüyle eleştirdi.

"Kardeşinin felaketini ilahi adalet, şehitlerin intikamı olarak gören vicdanları bu aymazlıktan kurtaracak acil bir kurtarma ekibi var mıdır acep?" diye soran Gırgır, Marmara depremi sırasında aynı şekilde "ilahi adalet" yorumlarında bulunanları da hatırlatarak, hala daha sosyal sorumluluk ve toplumsal hafıza sahibi olan mekanizmalar olduğu konusunda bir umut oldu her şeyden önemlisi.




 
 TUĞBA ÖĞRETMENİN ARKADAŞLARI ONUN İÇİN KLİP YAPTI



Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.



 DEPREM FOTOĞRAFLARI


24 Ekim 2011 Pazartesi

Van için Herkes Tek Yürek!



Van Depremi'ne duyarlılık gösteren ve zor durumda olan depremzedelere yardım elini uzatmak isteyen vatandaşlarımız için bir liste hazırladık. Aşağıdaki kanallardan dilediğinizi seçerek yardımlarınızı en kolay şekilde Van'a ulaştırabilirsiniz:

1. KIZILAY
2868'e tüm operatörlerden boş bir SMS göndererek Kızılay'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Ayrıca havale yoluyla destek olmak isteyenler, tüm bankalardaki "Türk Kızılayı" hesaplarından bağış yapabilir. Ayni bağışlar Türk Kızılayı lojistik merkezleri ve şubeleri tarafından kabul edilecektir. Tüm Kızılay şubelerinin iletişim numaralarını buradan öğrenebilirsiniz.

2. AKUT
Tüm GSM operatörlerinden 2930'a göndereceğiniz AKUT yazan bir SMS ile AKUT'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Kredi kartını kullanarak internet üzerinden bağış yapmak isteyen vatandaşlarımız CardFinans ya da diğer banka kartlarını kullanarak bağışta bulunabilirler.

Havale/EFT için Banka Hesap Numaraları;
T. İş Bankası - Gayrettepe Şubesi - TR14 0006 4000 0011 0800 6666 63
Finansbank - Gayrettepe Şubesi - TR92 0011 1000 0000 0001 9576 70
Garanti Bankası - Ortaklar Cad. Şubesi - TR26 0006 2000 3570 0000 0029 30

3. BAŞBAKANLIK YARDIM KAMPANYASI
Başbakanlık tarafından Van’da yaşanan deprem nedeniyle başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde saptanan banka hesap numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.

4. KARGO FİRMALARI
Yurtiçi Kargo, PTT Kargo, MNG Kargo ve Aras Kargo yardım gönderilerini ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır.

5. HÜRRİYET EVLERİ
Deprem sonrası yaralarını sarmaya çalışan ve kış öncesinde evsiz kalan Van için Hürriyet Gazetesi de büyük bir seferberlik başlattı. Hürriyet, Van’da kış koşullarına dayanıklı, mutfak, banyo ve tuvaleti olan "Hürriyet Evleri" kuracak. Kızılay işbirliğinde başlatılan kampanya ile her biri 6 bin liraya kurulacak evler, evsiz kalan vatandaşlara sıcak bir yuva olacak.

Van Depremi - Hürriyet Gazetesi Bağış Hesapları
T. İş Bankası Mithatpaşa Şubesi
4228 - 0971947 / IBAN TR370006400000142280971947 
T.C. Ziraat Bankası Kızılay Şubesi
Hesap No 685-2868-5189 / IBAN TR060001000685000028685189
Garanti Bankası Kızılay Şubesi
Hesap adı: Van Depremi - Hürriyet
Şube: 082 Hesap No: 6294703 / IBAN TR72 0006 2000 0820 0006 2947 03

Yapacağınız ufak bir yardım zor durumdaki bir çok insanı hayata bağlayan bir umut olacaktır. Mesajımızın ulaştığı herkesi, deprem bölgesinde yardıma ihtiyacı olan vatandaşlarımıza yardım etmeye davet ediyoruz.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı