KEBİKEÇ

23 Şubat 2012 Perşembe

Rumeli Hisarı'nda Masalsı Bir Aşk Hikayesi!

"Eski aşklar Yeşilçam'da kaldı" lafı klişe olmaya yüz tutmuşken, fırtınalı sevdalar, çekişmeli ilişkiler günümüzde hem magazin basınında hem de yakın çevremizde -buna kendimiz de dahil- karşımıza bolca çıkıyor. Sevgilimizi elimizden almak isteyen dış mihraklar yoğun şekilde çalışırken bize de biricik aşklarımızı elimizde tutmak için yapmamız gereken çok iş düşüyor. Bu konuya nereden geldiğimi açıklıyorum!





8x4 yeni deodorantları Beauty ve Beast için muhteşem bir project mapping uygulaması daha yapmış. Gösterinin hikayesi kısaca şöyle: romantik bir aşk hikayesi kötü niyetli bir ejderhanın tehdidi altına giriyor. Kahraman erkeğimiz çekici kokusunun da yardımıyla güzel kızı kurtarıyor ve hikaye mutlu bir şekilde sona eriyor.

8x4 dünyasını Facebook'tan takip etmek isteyenler; http://www.facebook.com/8x4Turkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.

EUROVISION DA BİZİ SEVER Mİ?



Bu yıl Türkiye'nin Can Bonomo ile yarışacağı daha önce duyurulmuştu. O tarihten beridir nasıl bir şarkı ile Eurovision'a gideceğimiz merak konusu olmuştu. En nihayetinde sır perdesi aralandı ve TRT Tepebaşı Stüdyolarında düzenlenen canlı yayınla beklenen şarkı gün yüzüne çıktı: "Love me back / Sen de Beni Sev"


Can Bonomo'nun arkasında kalabalık bir orkestrasyon ile hoplaya zıplaya seslendirdiği şarkı bir yandan beğeni toplarken (kıpır kıpır ve canlı), bir yandan da olumsuz eleştirilerin hedefi oldu.


Bizimse kafamız biraz karışık, geçmiş tecrübeler büyük beğeni ve alkışlarla gönderdiğimiz bazı şarkıların son sıralardan bir yukarı bile tırmanamadığını hatırlatırken, kimi senelerde ise fazla ümit vaat etmeyen "orta halli" şarkıların beklenenden iyi sonuçlar aldığını da unutturmuyor.


Herkesin hem fikir olduğu tek şey ise;  2006 yılında Sertab Erener ve Everyway That I Can ile  Eurovision'da zirveyi yakaladığımız.


Sonuçta görünen o ki; TRT, her nasılsa o yıl bulduğu ve maalesef anında kaybettiği vizyon ile tekniği tekrar yakalamadığı sürece Türkiye'nin işi zor olmaya devam edecek.


Biz yine şarkıya dönelim ve şu kısa bilgileri de aktaralım: 


Şarkının söz ve müziği Can Bonomo'ya, düzenlemesi Can Saban'a ait. Şarkıda bir denizcinin aşkı ve deniz tutkusu anlatılıyor. Bonomo besteyi yaparken, Cahit Külebi'nin: "İzmir'in denizi kız, kızı deniz / Sokakları hem kız, hem deniz kokar" dizelerinden esinlenmiş. Nakarat kısmı nihavend tutan parçada sanatçıya elektro gitar, davul, bas, bağlama, cura, klarnet, tuba, trombon, tef, bendir, darbuka ve geniş yaylı grup eşlik ediyor.


Kuşkusuz ki; daha çok şey yazılıp-çizilecek, ama son söz Mayıs'ta Bakü'de söylenecek: Bakalım, Avrupa da Can Bonomo'yu sevecek mi?


Hatırlatma notu: 2012 Eurovision Şarkı Yarışması'nın, yarı finalleri 22 ve 24, büyük finali ise 26 Mayıs 2012 tarihinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılacak.



 


Bunlar da şarkının sözleri:


Hey hey baby love back today
Never lover sing my ship in say the way

O a a baby dan't chat me down
Give me a the lie me the know began

I'm alone in say thinking lie the way my ship
But you don't care

Hope I do my ship baby I'll make you fly
You love me and you know that baby don't you like
Like me like I like you and say na na na na na na na na...

O o o way need a be rack'n roll
baby don't you quash my self and make me fall

O hey hey baby love back today
Don't you never lover sing my ship in say the way

Hope I do my ship baby I'll make you fly
You love me and you know that baby don't you like
Like me like I like you and say na na na na na na na na
Na na na na na na na na na......

13 Şubat 2012 Pazartesi

Pamuk Prensesin Yükselişi

Tüm çocuklukların masalı "Pamuk Prenses" bu sene altın çağını yaşıyor!

Kötü kalpli ve cadı üvey annesinin görevlendirdiği avcının elinden hem kendini hem de kalbini zor kurtararak ormanda yedi cücelerin kulübesine sığınan Pamuk Prenses, binbir maceranın sonunda yakışıklı prensine kavuşur bilinen tüm sonlarda.

İşte bu klâsik masal, 2012'de iki film ve bir dizi ile rüzgâr gibi esecek.

Önce filmler:

İyi ile kötü arasında süregelen evrensel savaşın, belki de en klâsik öyküsü, iki ayrı yorumla izleyiciyle buluşuyor çok yakında.

Masalların en güzel tarafı, her zaman iyiden yana olması. Bu açıdan bakıldığında her iki filmde de "iyi" açık ara önde. Ama asıl merak konusu, hangi film daha çok izleyiciye ulaşacak: Julia Roberts ile "Mirror Mirror" mu yoksa Charlize Theron ile "Snow White and the Huntsman" mı?

Konu, fragman ve fotoğraflarıyla iki film hakkında kısa bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.

MIRROR MIRROR - AYNA AYNA


Baharda vizyona girecek olan ilk film "Mirror Mirror - Ayna Ayna"da, Lily Collins, Julia Roberts ve Armie Hammer başlıca rolleri paylaşıyor. Filmde, kolaylıkla tahmin edebileceğiniz üzere, dünyalar güzeli iyi kalpli Pamuk Prenses (Lily Collins), kötü kalpli cadı (Julia Roberts) tarafından kendisine kurulan tuzaklardan kurtulmak ve tacını geri almak, bu arada da gerçek aşkına kavuşabilmek için yedi cücelerin de yardımıyla romantik, büyülü  ve biraz da mizahi bir maceraya sürükleniyor.

Sevimli atmosferi ve sunduğu sihirli dünya ile epey ilgi çekeceğe benzeyen filmde, Julia Roberts'in oyunculuğu, komedideki ustalığı bir kez daha izleyenleri hayran bırakacak gibi.



Filmle ilgili fotoğraflar için tıklayınız.

SNOW WHITE AND THE HUNTSMAN - PAMUK PRENSES VE AVCI

Yaz başında vizyona girecek ikinci Pamuk Prenses filmi ise "Snow White and the Huntsman - Pamuk Prenses ve Avcı". Başlıca rollerde ise Kristen Stewart, Chris Hemsworth ve Charlize Theron oynuyor.

Filmde; Pamuk Prenses (Kristen Stewart) ve kötü üvey anne (Charlize Theron) arasındaki mücadele, asıl öykü çerçevesinde olmakla birlikte, oldukça farklı bir formatta şekilleniyor. En beklenmedik karakter değişikliğini de Pamuk Prenses gösteriyor, kızımız saf, ürkek ve çıt kırıldım bir tip yerine gerçek bir "savaşçı prenses" olarak perdede görünüyor.

Bu minvalde çekilen savaş sahnelerinin, ayrıca kullanılan görsel efektlerin de ayrıca hakkını vermek gerek.



 Filmle ilgili fotoğraflar için tıklayınız


Şimdi de dizi!


Masal bitmedi. Lost'un yazarları, büyüyü devam ettiriyor. Biraz masal, biraz gerçek ama çokça aksiyon ve gizem, hem bilinen masalları ve kahramanları hatırlatıyor, hem de akıl oyunlarına ortak ediyor izleyenleri.


ONCE UPON A TIME - BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ


2011 sonlarından itibaren Digiturk'te yayınlanmaya başlayan dizi, Pamuk Prenses'in yanı sıra, bilinen tüm masal kahramanlarını bir araya getirerek, masal dünyası ile günümüz gerçekliği arasında bir bağ kuruyor.

Pamuk Prenses (Ginnifer Goodwin) ile Yakışıklı Prens (Josh Dallas) evlenmiş ama masal sona ermemiştir bize anlatılanın aksine: Kötü kalpli cadı (Lana Parilla) evlilik törenini basar ve oradaki herkesi lânetler. Bu yüzden de tüm kahramanlar geçmişi ve kim olduklarını unutur, günümüz dünyasında zamanın durduğu bir kasaba olan Storybrook'ta yaşamaya mahkûm olurlar.

Lâneti bozabilecek tek kişi ise, Pamuk Prenses ve Yakışıklı Prensin kızları Emma'dır (Jennifer Morrison). Olaylar dizisi, daha bebekken evlâtlık verdiği oğlunun Emma'yı bularak, kasabaya gelmeye ikna etmesiyle başlar.

Peki Emma'nın gücü, kötü cadı ve onun entrikaları ile büyüsüne yetecek midir?




Dizi ile ilgili resimleri görmek için tıklayınız

3 Şubat 2012 Cuma

SON DAKİKA: KONYA DENİZİNDE BİR GEMİ KARAYA OTURDU!

Bir yerel televizyonun haber spikeri  canlı yayında son dakika haberi sunuyor.


Arkadaşlarının kendisine hazırladığı sürprizden habersiz,  "prompter"dan yazılanları okumaya başlıyor.


Konya denizinde bir gemi karaya oturmuş, çarpışmanın etkisiyle 3 kişi Adana'ya savrulmuş...


Ancak bu cümleden sonra garipliğin farkına varan, spikerin sempatik hali videoda!



video

EKLE DESTEKLE: İYİ OL!





1 milyon "iyi" internet kullanıcısı aranıyor!


Yukarıdaki sloganla ortaya çıkan bu sosyal sorumluluk projesinin adı: EKLE DESTEKLE.


Ekle Destekle, sivil toplum kuruluşları ve sosyal projelere ihtiyaç duyulan sürdürülebilir maddi kaynağı sağlamak amacı taşıyan, bunu yaparken de markalar ile hedef kitlesini buluşturarak birden fazla fayda sağlayan bir uygulama. Bunun için kullanıcıların her hangi bir ek gayrete girmeleri de gerekmiyor.


Yapılması gereken tek şey, http://www.ekledestekle.com adresinden ilgili programı bilgisayara yüklemek ve sonrasında internette her zaman ne yapılıyorsa ona devam etmek.


Böylece kullanıcılar; internette kaldıkları süre boyunca destek vermek istedikleri sosyal projeye hiç para vermeden, sadece internette gezinerek maddi kaynak sağlamış oluyorlar.


Ekle Destekle sitesinde; söz konusu uygulamanın indirilirken, kullanılırken ve kullanıldıktan sonra herhangi bir güvenlik sorunuyla karşılaşılmayacağı,  destek verilen sosyal projelere aktarılan maddi kaynakların nasıl kullanıldığının da bağımsız kuruluşlar tarafından denetleneceği ve kullanıcılar ile paylaşılacağı da belirtiliyor.


“Adayların ekranlarından 1 satır verecek kadar iyi olmaları yeterlidir” notuyla kullanıcıdan beklentisini bildiren uygulama ilginizi çektiyse ya da "ben de iyi olayım" diyorsanız; desteklenen projeleri görmek ve gerekli programı bilgisayara indirmek için  http://www.ekledestekle.com adresini ziyaret etmeniz yeterli.


Tanıtım filmi:





1 Şubat 2012 Çarşamba

TİTANLARIN ÖFKESİ, KİM KİMDİR LABİRENTİNDE YOLUMUZU BULALIM!



Titanların Savaşı sona ermedi. Serinin ikinci filmi “Titanların Öfkesi”, Mart sonunda seyircisiyle buluşuyor.

Filmin konusu kısaca şöyle: Zeus’un oğlu yarı tanrı yarı insan Perseus, canavar Kraken’i yeneli on yıl olmuştur. Şimdilerde oğlu Helius bir balıkçı kasabasında yaşamaktadır. Bu arada ise Tanrılar ve Titanlar arasındaki güç yarışı kızışmakta ve giderek bir savaşa dönmektedir.

Tanrılar yıllar önce babaları Kronos’u sürgüne gönderdikleri yerden çıkararak, Zeus’a karşı birleşmekte ve ona meydan okumaktadır. Savaş tanrısı Ares ile yer altı tanrısı Hades’in kurduğu bu tuzakta Zeus’a ihtiyacı olan yardımı Perseus verebilecek midir?


Her ne kadar senaryolar özgün veya farklı olsa da; mitlerin ve mitolojik kahramanların yer aldığı filmlerde, bunlara ilişkin biraz bilgi hem ilgiyi canlandırıyor, hem de izlenceyi daha keyifli hale getiriyor.

İşte; filmin  “kim-kimdir?” labirentinde daha kolay yol bulabilmek için, Titanların Öfkesindeki kahramanların mitolojik hikâyelerinden küçük bir broşür aşağıda.

ZEUS: Yunan mitolojisinde en güçlü ve önemli tanrı, tanrıların kralıdır. Rheia ve Kronos’un oğludur.

Atalarının kehanetine göre, çocuklarından birinin ölümsüzler arasında “kral” olacağı söylendiği için, Titan Kronos doğan tüm çocuklarını yer. Bunun üzerine Rheia son kez hamile kaldığında Girit’e kaçar ve İda Dağındaki bir mağarada Zeus’u doğurur. Kocasına da çocuğu yerine beze sardığı bir taşı verir. Kronos hiçbir şeyin farkına varmaz ve taşı yutar. Sonrasında Zeus, babasını yener, onu kusturarak kardeşlerini kurtarır. 

Kehanet gerçekleşir, Zeus tanrıların kralı olur, babasını da yeraltına gönderir. Kardeşler hâkimiyeti aralarında paylaşırlar. Hades yer altı dünyasının, Poseidon okyanusların ve Zeus da göklerin hâkimiyetini alır.

Gökyüzünün, şimşek ve gök gürültülerinin tanrısı Zeus aynı zamanda Tanrıça Hera’nın da kocasıdır. En bilinen özelliklerinden biri de, çapkın olmasıdır. İstediği her şekle girebildiğinden bu yeteneğini sık sık ölümlü ya da ölümsüz kadınları baştan çıkarmak için kullanır.

Bu yüzden de bir çok evlât, eş ve sevgilinin konu olduğu, birbirinin içine geçmiş, takip edilmesi kimi zaman imkansız hale gelen bir çok mitin doğmasına da neden olmuştur.

HADES:  Ölülere hükmeden yeraltı tanrısıdır. Korkunç bir Tanrı’dır, ama kötü değildir, yer altının tüm hazineleri ona aittir. Karısı Demeter, kızı ise Persephone’dir.

Tüm yer altı zenginlikleri, kaynaklar ve metaller onu zenginleştirmiş, aynı zamanda servet tanrısı da yapmıştır. Acımasızdır, ama kaprisli değildir ve sözünden asla dönmez. Onu görünmez yapan bir de miğferi vardır.
Ölüler diyarında hüküm sürer. Burası üçe ayrılır, iyiler Elysium’da, ne iyi ne de kötü olanlar Asphodel’de, kötülerse Tartaros’ta ölüm sonrası varlıklarını sürdürürler. En ilginci ise yaşayanların da ölmeden bu diyara geçebilmesidir.

Hades her ne kadar birçok zenginliğe sahip olsa da ortalıklarda pek gezinmez, övünmez, konuşmaz, kendi yeraltı ülkesinde oturmayı tercih eder. Çünkü sahibi olduğu yeraltı ülkesi o kadar çirkin bir ülkedir ki, efendisi sürekli saklanır. Ama komplo ve tuzaklarla hem insanları hem de tanrıları birbirine düşürerek kaos yaratmaktan ve kardeşi tanrılar tanrısı Zeus’la karşı karşıya gelmekten de geri kalmaz.

POSEİDON: Denizler, depremler ve atlar tanrısıdır. Zeus’tan sonraki en güçlü tanrıdır. Ona tapınan deniz yaratıkları arasında itibarı büyüktür. Karısı Amphitrite ile birlikte Okyanusun derinliklerinde muhteşem sarayında yaşar. 

Yunusların, denizatlarının ve diğer deniz canlılarının çektiği iki tekerli arabası ve üç dişli yabası vardır. Bu yaba onun silahıdır, bununla her şeyi yok edebilir, kasırgalar estirir, depremler yaratır ve denizleri allak-bullak eder.  Bunun içindir ki, gemiciler yolculuklarının kazasız belasız geç­mesi için Poseidon'a yakarırlar.

Poseidon, aynı zamanda atların yaratıcısı ve at yarışları­nın koruyucu tanrısıdır. Onuruna at yarışları ve atletizm yarışmaları düzenlenir. Zaman zaman da bir kentin koruyucusu olmak için başka tanrılarla yarışmaya girer.  Örneğin; Atina kentinin koruyuculuğu için katıldığı yarışmada Athena'ya yenik düş­müştür.

Zeus'la bitmek bilmeyen bir rekabet içindedir.  Zeus'un krallığını ele geçirmeye ve onu zinci­re vurmaya kalktığında, ceza olarak Truva'nın surlarını yapmakla görevlendirilir.

Poseidon aynı zamanda hırs ve gücü temsil eder. Dünyanın en güzel şehrini yaratma hırsı Atlantis’in yok olmasına neden olur.

PERSEUS: Zeus ile Danae’nin oğlu.  Argos Kralı, bir oğlu olmasını isterken Delfi kâhinlerinden kızının bir erkek çocuk sahibi olacağını ve torununun da kendisini öldüreceğini öğrenir.  

Korkuya kapılan Kral, kızın tunçtan bir kaleye kapatır. Ama Zeus, altın yağmuru damlası biçiminde Danae'nin odasına sızar. Bir süre sonra Danae bir erkek çocuk dünyaya getirir ve adını Perseus koyar. Kral Akrisios bu durumu öğrenince kızıyla torununu bir sandığa kapatarak denize atar.

Danae ile oğlunu, adanın Seriphos adasının kralı Polydektes kurtarır. Yıllar sonra Perseus büyüdüğünde Danae'yle evlenmek isteyen kral, oğuldan kurtulmak için onu kendisine bakanları gözleriyle taşa çeviren Medusa' yı yok etmekle görevlendirir. Böylece Perseus’un ölmesini ummaktadır.

Ama beklediği gibi olmaz ve tanrılar Perseus'a yardım eder. Ona kanatlı sandallar, kılıç, kalkan ve giyeni görünmez kılan Hades başlığını verirler. Böy­lece Perseus başını koparmak suretiyle Medusa’yı öldürmeyi başarır.

Bu arada Medusa’nın başı sayesinden bir deniz canavarını taşa çevirerek Andromeda adlı genç kızı kurtarır, annesine göz koymuş olan kral ve adamlarını da taşa çevirir. Sonra Argos'a döner. Bir yarışma sırasında attığı diskle kaza sonucu Akrisios'u öldürür. Böyle­ce kehanet yerine gelmiş olur.

ANDROMEDA: Aithopia kralı Kepheus ile kraliçe Kassiopeia’nın kızıdır. Kraliçe kendi güzelliğini deniz tanrıçalarından üstün gördüğü için Poseidon’u kızdırır. Poseidon bu küstahlığı cezalandırmak için tüm ülkeyi yok etmesi için bir deniz canavarı gönderir. Affetmek için tek şartı vardır, o da kral ile kraliçenin kızları Andromeda’nın canavara kurban edilmesidir.

Sonunda Andromeda kurban verilmek üzere bir kayaya zincilenir, ancak Perseus yetişir, kızı kurtarır ve onunla evlenir.

HEPHAESTUS: Zeus ile Hera’nın oğludur. Demircilikle uğraşan, silâhlar ve zırhlar üreten Ateş tanrısıdır. Aynı zamanda tarım, uygarlık ve şehir hayatını korur.

Tanrıların en çirkini olan Hephaestus’un iki ayağı da topaldır. Annesi ile birbirlerini pek sevmezler. Bunun sebebini anlatan pek çok mit vardır. Bunlardan birine göre Hera onu kendi başına doğurmuş veya yaratmıştır. Ancak iki ayağı topal ve kendisi de çirkin olduğu için tanrıların alaylarına maruz kalmışlar, buna içerleyen Hera da oğlunu Olimpus dağından atmıştır.

Tüm bunlara ve çirkinliğine rağmen, Hephaestus en sevilen tanrılardandır.

ARES: Zeus ve Hera’nın oğlu, Oniki Olimpuslu’dan biri ve Savaş Tanrısı.  Barış tanrıçası Athena ile girdiği mücadeleler ve sevgilisi Afrodit ile yaptığı kaçamaklarla tanınır.

Ares her zaman zırh giyer ve silâhlarını yanında taşır. En sevdiği hayvanlar ise köpek ve akbabadır. Amazonların babası sayılır.

Kanlı ve acımasız savaşların mimarıdır. Tanrılar onu sevmez, insanlar ise ondan çok korkarlar.

Ares pek çok mitte yer alır, bunlardan en önemlisi Troya’nın öyküsüdür. Sevilmediği ve sürekli tatsızlık çıkardığı için davet edilmediği bir düğün törenine, kendi gidemese de en güzel olan kadına verilmek üzere gönderdiği altın elma ile Troya savaşlarının başlamasına neden olur.

Bir başka mitte ise, Zeus ve Olimpos ile girdiği mücadelede herkesi alt eder, karşılığında Zeus Olimpos kapılarını kapatarak insanlar ve dünya ile bağını keser. Böylece insanlık ve tüm dünya Ares’in ellerine kalır.



23 Ocak 2012 Pazartesi

HER GÜNE BİR FİLM





Şubat tatili başladı! Boş durmamak gerek, stres atmalı, eğlenmeli gezmeli, ikinci döneme bomba gibi başlamalı.


Tatilin ilk haftası her güne bir film seçtik sizin için, küçükler anne-babalarıyla, daha büyükler de arkadaşlarıyla gitsinler!


Pazartesi: Düşler Bahçesi


Ne de olsa haftanın ilk günü, biraz romantizm iyi gider, haftaya pozitiflik katar. Haftanın ilk gün filminde: Eşini kaybetmiş ve iki çocuklu Benjamin, yeni bir eve taşınır. Ama işe bakın ki, ev aslında bir hayvanat bahçesidir!




Salı: Neşeli Ayaklar 2


Salı sallanır derler ya, dansla sallansın: Step dans ustası olan bir babanın küçük oğlu Eric'in koreografi fobisi vardır. Bu yüzden evinden kaçan Eric,  penguen Sven ile karşılaşır. 






Çarşamba: Ejderha Dövmeli Kız


Kitaptan perdeye yeni bir film, bugün için ideal: İsveç'in zengin sanayiicilerinden biri, gazeteci Blomkvist'i yeğeni Harriet'ın kayboluşunu araştırmakla görevlendirir. Gazetecimiz de görevini yerine getirmek üzere gizemli bir adaya doğru yola çıkar.



Perşembe: Çizmeli Kedi


Kendisi yok, gölgesi var: Shrek ile tanışmadan çok daha önce meşhur olmuş Çizmeli Kedi,   Kitty Yumuşakpati ve elebaşı Humpty Dumpty ile kasabasını kurtarmak için büyük bir maceraya atılır ve kahraman olur. Ama tabii hiç bir şey kolay değildir ve ünlü haydutlar Jack ile Jill işe karışır,  Çizmeli Kedi ve ekibini engellemek için akla hayale gelir-gelmez işler yaparlar.





Cuma: Alvin ve Sincaplar 3: Eğlence Adası


Hafta sonu eğlence ile gelsin: Lüks bir yolculuk gemisinde seyahat ederken başlarını belaya sokan sevimli sincaplar kendilerini bu kez ıssız ve tropik bir adada bulur. Adanın dört tarafında bir yandan yiyecek arayan, bir yandan da eve dönmenin yolunu arayan sevimli kahramanlarımız, düştükleri adanın hiç de cennet gibi olmadığını fark ederler. 




Cumartesi: Sümela'nın Şifresi


Bu da fıkralardan beyaz perdeye transfer olmuş bir karakterin maceraları: Temel, zengin kızı Zuhal’e aşıktır. Kızı ister, ama vermezler. Bu sırada, arkadaşı Turgay’ın Sümela Manastırı’nın çatısında intihara teşebbüs etmektedir. Temel, arkadaşını intihardan vazgeçirmek için çıktığı yolda, Kutsal Hazine'nin peşinde bulur kendisini. 






Pazar: Saftirik Greg'in Günlüğü: Rodrick Kuralları


Vee ilk hafta bitti: Yaz tatilinden sonra okula dönen Greg Heffley hem tatil sonrası uyum sorunlarıyla, hem de abisi Rodrick ile uğraşmak zorunda kalır. Diğer taraftan da  her biri diğerinden ilginç arkadaşlarıyla türlü maceralara dalar.


SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı