KEBİKEÇ

1 Mart 2011 Salı

BU SON FASILDIR EY ÖMÜR!


Ankara'nın tanıdık tiyatrolarından Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu, bu sezon "DÖNEMEÇ" adlı oyununu sergiliyor.

Kurgu-koreografi ve reji'nin Gülüm Pekcan tarafından gerçekleştirildiği oyunda, sanatçının yanı sıra H. Veli Kurt, Ceren Ergin, Oğulcan Abacıoğlu ve Güleda Abacıoğlu da yer alıyor.

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Hasan Gündüz Pekcan'ın anısına ve tek perde halinde sergilenen gösteri 7 bölümden oluşuyor. Aşağı-yukarı bir saatlik bir zaman diliminde insan hayatının önemli safhaları dans, müzik ve video gösterimleri eşliğinde anlatılıyor.

DÖNEMEÇ EKİBİ


Oldukça modern bir kurguda, sessiz ancak anlamlı bir giriş ve ardından "insan" olgusuna vurgu yapan kısa bir video gösterimi ile başlıyor her şey. Sonrasında danslarla süslü bir resmi geçite tanık oluyorsunuz.

Kâh Hitler'in kana boyadığı dünya, kâh Atatürk ve Kurtuluş Savaşı mucizesi beliriyor gözlerinizin önünde. Aşk ve para ikilemi zihninizi kurcalarken, terör ve şiddet tırmanıyor aniden. Ve tabii yeni dünya düzeni, küreselleme, medya etkileri, ülkemizin ve insanlarımızın çalınan zamanları. Derken her şey birden bire bitiveriyor. "Bu son fasıldır ey ömrüm..." nağmeleri dolduruyor salonu.

Biraz şok oluyorsunuz tabii. Ruhunuz ve aklınız oyunun kurgusu içinde oradan oraya savrulmaya tam alışmışken bu bitiş şaşırtıyor sizi. Oysa ki, yaşam da öyle değil mi? Bir yandan insani arayış ve tutkular içinde kıvranıp dururken (aşk mı, para mı yoksa ikisi de olur mu?), diğer yandan da dünyanın büyük sorunlarıyla (açlık, savaşlar, terör vb.) sarmalanmıyor muyuz?

Hep böyle sürecek sanırken de, yaşamlar bir anda sona ermiyor mu?

Doğduğu andan itibaren yaşamak için mücadele verirken aslında ölüme seyahat eden insanlığın bu macerasını farklı bir yorumla izlemek hayata bakışınızı yeniden değerlendirmenizi sağlayacaktır kesinlikle.

Siz de aynı kanaatteyseniz, Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu'nun bu sezonki oyunu "DÖNEMEÇ"i Ankara Sanat Tiyatrosu'nda görebilirsiniz.

Biletlerini gişeden de temin edebileceğiniz oyunla ilgili gösterim tarihleri ve rezervasyon dahil her türlü bilgi için: (0312) 466 60 30 veya 31 no. lu telefonlara başvurabilirsiniz.

OYUNDAN FOTOĞRAFLAR

28 Şubat 2011 Pazartesi

AĞACIN ÖLÜMÜ


bir mevtanın kaleminden...

Çok değiştim....

Dallarım gökyüzünden sonsuzluğa ulaşıyor, köklerim ise arzın merkezine iniyor gibi. Sürekli geçen zamanın içinde, an donmuş gibi. Geçen vakti yaşamın o kırılamaz döngüsünden anlayabiliyorum yalnızca.

Yıllar önce hayat bahçesinde hayat bulduğum ev eskidi artık, ne yaşamlar açtı ve soldu. Beni sevecen elleriyle toprakla kavuşturan, sulayan, besleyen ve bir zamanların genç babası artık dede oldu, bedeni büküldü, saçları ağardı, yüzüne çizgiler doldu. Küçük kızı da anne artık, olgunluk çağına erişmek üzere ama henüz farkında değil hiçbir şeyin.

Yine de zaman zaman bahçede oturuyorlar ve duyuyorum "ben"den bahsediyorlar.

Dün tuhaf bir şey oldu; baba bir şeyler anlattı kızına, genç kadın biraz buruldu ve gözleri nemlendi.

-"Nasıl yani, şimdi kesmek zorunda mıyız?" diye sordu.

-"Evet," diyerek iç geçirdi yaşlı adam, "kökleri evin temeline doğru yürümüş, başka çare yok."

Anladım ki; bana hayat veren toprak yine sonum olacak.

Biraz önce de belediyeden geldiler zaten.

-"Ööfff," diye söylendi biri, "amma da uzun ağaçmış haa, en az otuz metre boyu var bunun, uğraştıracak bizi!"

sonra ki bölüm: GÜNEŞ

16 Şubat 2011 Çarşamba

DEĞİŞİMİN GÜCÜ





Doğar, büyür ve ölürüz. Zaman geçer, yaşam devam eder, tabiat hükmünü sürer. Her şey bir başka şeye evrilir gider. Kısacası hiçbir şey durağan değildir bu evrende.

Doğal olanı da; evrenle uyum içinde olmaktır. Zamanın akışına ayak uydurmak, tabiatın hükmünü kabul etmek ve yaşama kendini bırakmaktır.

Mücadele etmek, direnmek değildir. Mücadele etmek; değişebilme gücü demektir.

Siz de değişimin olumlu gücünden faydalanmak ve hayatınızda ilerlemeye devam etmek istiyorsanız. Aşağıdaki olumlamayı kullanabilirsiniz.


DEĞİŞİM OLUMLAMASI / GÖNDERİ: Kadir Tuğtekin OK


“İlerlemem gerektiğinde değişmem de gerekiyordu.


Her değişim bir tür ölümdür ve hiç kimse değişmeden duramaz.”


Bütün evren her an yok olur ve sonra yeniden değişerek var olur.


Ben de değişirim. Her an, her soluk alışımda. Hiçbir zaman bir önceki solukta olduğum kişi olmam.


Hayatın akışına uyum sağlayıp onunla birlikte akarken, hep yenilendiğimi ve olgunlaştığımı bilirim.


Hem hep aynı kalırım, hem de hiçbir zaman bir önceki gibi olmam.

Her şey beni değiştirmek için vardır.


Ciğerlerime dolan hava, attığım adım, okuduğum kitap beni değiştirir.


Eşim beni değiştirir, çocuğum, arkadaşım ve yabancı sandığım kişiler beni değiştirirler.


Ay beni değiştirir, güneş beni değiştirir.


Onlar beni değiştirirken, ben de onların değişimine katkıda bulunan milyonlarca etkiden birini yapmış olurum.


Hepimiz birbirimizi değiştirir ve değişiriz.


Bu ne güzel bir danstır.


Ve ne güzel bir armoni!


Değişerek aynı kalmanın sırrını hissettikçe, boşluğun ve belirsizliğin rüzgârına kendimi bıraktıkça, hayatın beni götürdüğü her anda yeni şeyler bulurum.


Her köşede bir sürpriz, bir hediye ve bir heyecan beni bekler.


Bu değişim içimi ürperttiğinde ve karanlık boşluğa gözlerimi dikip öylece baktığımda yine de bilirim ki, yolumu aydınlatacak bir ışık çıkacaktır bir yerlerden.


Zamanın akışı beni kendi gerçeğime, zamanın içinde gizli duran gerçeğe götürür.


Değişimi severim ve değişerek olurum her an. Önümü göremediğimde, bastığım yeri bilemediğimde yürürüm yine de, gözlerim karanlığa alışıncaya kadar ilerlerim.

Bilirim ki ortalık aydınlandığında ve karanlık dağıldığında, yepyeni bir görüntü bütün berraklığıyla ortaya çıkacaktır.

Değişirken sınırlarımı zorlamak ve kendimi esnetmek zorunda olduğumu bilirim. Konfor alanlarımdan dışarı çıkmak beni zorlayabilir.


Ama sürecin sonunda alacağım ödülün, değişim sırasında çekeceğim sıkıntılara değeceğini bilirim.

4 Şubat 2011 Cuma

YENİ YILIN İLK DERBİSİ





Yeni Yılın İlk Derbisi'nde Canlı Bağlantı.

 Spiker Anlatıyor:


"Evvet Sayın Seyirciler,


Şubat ayının oldukça soğuk bir Ankara havasında ezeli rekabette yeni yılın ilk derbisinde birlikteyiz. Güvenspor-Eylemspor arasındaki maç birazdan başlayacak. Dünya derbi sıralamasında birinci sırada bulunan maçı yerli ve yabancı pek çok basın mensubu izliyor. Maç ayrıca tüm ulusal kanalların yanı sıra, Avrupa Birliği ve NATO üyesi ülke televizyonlarından da naklen yayınlanacak. Bu günkü maçı, yüz milyondan fazla kişinin izlemesi bekleniyor.


Parkın karşısındaki caddede, ev sahibi Güvenspor oyuncuları şık formaları içinde her zamanki gibi düzgün sıralar halinde tam donanımlı bir halde bekliyor. Kasklar, coplar ve kalkanlar pırıl pırıl. Bu gün de her zaman olduğu gibi otoritelerce favori gösterilen takımın sponsorları "kazanacaklarını" açıkladılar.


Parkta beklemekte olan Eylemspor oyuncuları ise alışık olduğumuz gibi dağınık bir düzende ve karma kıyafetler içindeler. Çoğunluk bere ve kaşkollerinin yanı sıra ellerinde de çeşitli dövizler bulunduruyor.

"Gücümüzü taraftarımızdan alıyoruz, her zamankinden daha iddialıyız" diyorlar.


Evvet Sayın Seyirciler,

her iki taraf da sabırsızlanmaya başladı. İki takım içinde de kıpırdanmalar ve kaynamalar görülüyor. İşte şimdi Eylemspor oyuncuları, Park'tan çıkmak üzere hareketlendi. Gruplar halinde ve karışık bir şekilde caddenin ortasına kadar yürüdüler.


Güvenspor oyuncuları da şu anda harekete geçtiler. Düzgün sıralarda temkinli bir şekilde ilerliyorlar. İki grup caddenin tam ortasında karşı karşıya geldi.


İki taraf birbirini yokluyor, henüz net bir pozisyon yok. Maç öncesi yapılan açıklamalarda her iki takım da "fair play" çerçevesinde mücadele edileceğini bildirmişti. Şu ana kadar her şey kurallara uygun cereyan ediyor.


Eylemspor oyuncuları caddenin karşı tarafına geçmek için atağa geçtiler, Güvenspor baraj kurmuş vaziyette geçişe izin vermiyor. Bu arada iki oyuncu arasında bir tartışma olduğunu görüyorum buradan. Ortamda sinirler oldukça gerildi, oyuncular arasında itiş-kakış başladı. Bu hiç iyi değil.


Sayın Seyirciler,

biraz önceki tartışma ile başlayan itiş-kakış şu anda tam bir arbedeye döndü. Eylemspor yoluna devam etmek isterken, karşı takım tam bir mukavemet gösteriyor. Güvenspor'dan birkaç oyuncu cop kullanmaya başladı, kurallara aykırı bu harekete Eylemspor oyuncuları itiraz ediyor, ama hakem triosu ortalarda görünmüyor.


Saatlerdir süren mücadelede Güvenspor oyuncuları sonuçtan memnun görünmüyorlar ve faul yapmaya başladılar. Şimdi de tazyikli su sıkmaya başladılar. Kayarak düşen oyuncular var, ancak yine de rakip takımın yılmaya niyeti yok, şu ana dek gözle görülür bir ilerleme sağlayamamış olsalar da bulundukları mevziyi kaybetmemeye kararlı görünüyorlar


Fakat o da ne... Eyvah Sayın Seyirciler! Şimdi de biber gazı çıktı ortaya.... Güvenspor, biber gazı kullanıyor... Bu hareket "fair play"e tamamen aykırı. Bir çok oyuncunun sakatlandığını görüyorum. Oyuncular birbirlerine yardım etmeye çalışıyor, bir yandan da inatla caddenin karşısına geçmeye çalışıyorlar. Cadde tamamen bir savaş alanına döndü. Bir tarafta coplar ve tekmeler havada uçuşuyor, bir grup tazyikli su sıkarken, ilerideki başka bir grup da biber gazı kullanıyor.... Güvenspor'lu oyuncular Eylemspor oyuncuları fena halde tekmeliyor ve yerlerde sürüklüyor, onlar da pet şişe ve slogan atarak karşılık vermeye çalışıyorlar... Olayı yakından görüntülemek isteyen basın mensupları da sahada, fakat onlar da darp ediliyor, tiribünde kalan bir kaç tanesi hariç çoğu biber gazından ve sudan nasibini aldı... Siren sesleri duyulmaya başladı. Olay yerine pardon, sahaya çok sayıda güvenlik gücü ve ambulans sevk edildi.

Bu maç karakolda biter Sayın Seyirciler...."


Maç Sonrası Yapılan Açıklamalar


Maçtan sonra basın toplantısı düzenleyen Eylemspor'lu temsilci:

"Maç boyunca gayet iyi hücum yaptıklarını,

rakip takımın kendilerini engellemek için her şeyi denediğini,

çok faullü geçen maçta takımın yenilme sebebinin Güvenspor'lu oyuncuların orantısız güç kullanmaları olduğunu,

gözlemci raporunu beklediklerini ve
aldıkları yenilgiden ders alarak asla yılmayacaklarını

artık bundan sonraki maçlara bakacaklarını" söyledi.


Güvenspor ana sponsoru da maç sonrası yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada:

"Maçta çıkan olayların asıl sorumlusunun karşı taraf olduğu,

orantısız güç kullanımının söz konusu olmadığı aksine rakip
oyuncuların sürekli kendilerini yere atarak yerlerde süründükleri,

takımın elindeki teçhizatı kullanmasından daha doğal bir şey olamayacağı;  

basında yer alan haberlerin aksine olayların çığırından çıkmasının ve biber gazı kullanımının rakip takım oyuncularının kendi oyuncularına sert sert bakmalarından kaynaklandığı" belirtildi.

Hangisine inanırsanız artık!

3 Şubat 2011 Perşembe

DÖRT İŞLEMİ EN İYİ YAPAN KİŞİYE "DOST" DENİR




Yazan: Yelda S.

Dostluk, sempati, empati ve telepati bağı mıdır?


Sempati duygularımız genellikle; ilgimizi cezbeden, hayata karşı duruşuna ve değerlendirmelerine değer verdiğimiz, eğlendiğimiz, güvendiğimiz kişilere yöneliktir. Yaşanmışlıklar çoğaldıkça ve hayatın içinde ilişki sınandıkça, yani emek verildikçe bu sempati sevgiye dönüşür.


Empati; duygu ve düşüncelerini çaba harcamadan kolayca bildiğimiz kişilere yönelik bir oluştur. Empati duyduğumuz kişinin duygu durumunu sezinleriz. Duygu ve düşüncelerin isabetli bir tahminidir.

Telepati konusu ise biraz karışık; kolayca açıklanır bir durum değil. Sözel veya görsel bir iletişime geçmeksizin arkadaşımızın bir düşüncesini, duygusunu hissetmektir. Buna kalben vuk'u da denebilir.



Bu kavramların her birinin kendi başına önemini ve derinliğini yadsımadan arkadaşlık ilişkisinin hepsini kapsadığını düşünürüm, ben. Bu blogu birlikte paylaştığımız Özlem Pekcan benim dostumdur. Mutlulukla söylüyorum, dostluğumuz çeyrek asrı aşkın süredir devam ediyor.

Çook yıllar önce, sevgili babası Gündüz Amca arkadaşlığımızı tencere ve kapak ilişkisiyle tanımlamıştı bir üçüncü göz olarak. Sizin de en az böyle bir kadim dostunuz varsa, kıymetini bilirsiniz ve ne demek istediğimi anlarsınız.

Konumuza dönelim, dostluk anlaşılmak, değer verilmek, önemsenmek ve en önemlisi de sevilmek gibi sayamayacağım bir sürü getirisinin yanı sıra, hayatı zenginleştirir, renklendirir ve hatta derinleştirir.



Dostluk, herhangi bir elektronik bilgi ağı olmaksızın iletişimi sürdürebildiğimiz bir bağdır. Bu da, empati, telepati yoluyla gerçekleşir. Empati, telepati yetimizi geliştirdikçe spritüel olarak gelişiriz. Spritüellikten kastım, kendimizle, hayatla ve evrenle de doğru ilişki içinde olmak. Yani,pozitif insanlarla arkadaşlık etmek, bizi geliştirir. Hayatta dair esas alınması gereken konulara dikkatimizi çeker.

Hz. Mevlâna'yı örnek alırsak; dost başka hiç kimse sevmese bile bizi sevendir, başka hiç kimse sarılmasa bile bize sarılandır. Ve dahi dost, Sevinci çarpan, üzüntüyü bölen, geçmişi çıkaran ve yarını toplayandır.

Kısacası dost; 4 işlemi en iyi yapandır.


2 Şubat 2011 Çarşamba

GALATASARAY TARAFTARI KIZAR MI, GÜLER Mİ?



TTNET ARENA, hep gündemde.

Galatasaraylıların özlemle bekledikleri, modern ve çağdaş bir stad rüyası olarak konuşulmaya başladı önce. İhalesi yapıldı, yapılmadı derken, en nihayetinde ilk kazma vuruldu ve gerçekten de rekor sayılabilecek bir sürede yapımı tamamlandı. Açılış hazırlıkları sürerken, Cem Yılmaz'lı reklâm filmi günlerce konuşuldu.

Ardından, Açılış Töreninde yaşanan protestolar ve Adnan POLAT'ın taraftar karşısında yer almasıyla gündemde zirve yaptı. Bu süreçte taraftar grupları, GS taraftarına destek vermekten kaçınmadı.

Taraftarlar arası dayanışma, sporun en güzel ve anlamlı taraflarından biri elbette. Ama rekabet olmadan da olmuyor!

Vee işte rekabet geri döndü. Bir Fenerbahçe taraftarı, üşenmemiş TTNET ARENA reklâmını yeniden düzenlemiş: 6-0 konseptini öne çıkarmış, Alex'in gollerine atıf yapmış. Bunları bir iki ufak görüntü hilesi ve dublajla gerçekleştirdiğinden, görüntüler olduğu gibi kalmış. Böylece de Cem Yılmaz ve Galatasaraylı oyuncular teknoloji zoruyla bir Fenerbahçe reklâm filminde rol almış olmuşlar!

Fenerbahçeliler izlerken çok güleceklerdir kesinlikle. Galatasaraylılar ise çok kızacaklar, ama mizahın ve esprinin de hakkını teslim edeceklerdir.

Ama unutulmamalı ki; "intikam soğuk yenen bir yemektir". Muhakkak ki, Galatasaray taraftarının da bir mukabelesi olacaktır. Fenerbahçeliler çok fazla rehavete kapılmasınlar.

Son söz: Rekabetin en güzeli böylesi.




FB VERSİYONUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
 

31 Ocak 2011 Pazartesi

İSTEYENE KURTLAR VADİSİ FİLİSTİN, İSTEYENE TRON EFSANESİ





Şubat geldi, okullar tatile girdi. Onbeş günlüğüne de olsa okullar boşalırken, sokaklar ve caddeler şenlenecek.







Yaş gruplarına göre bazıları anne-babalarıyla, bazıları da özgürce (!) başka şehirlere yollanacaklar tatili geçirmek için. Ama bir çoğu da bulundukları şehirde kalacaklar ve tatillerini burada tüketecekler.

Orada ya da burada, sinema her zamanki gibi en hoş alternatiflerden birisi vakit geçirmek için. Bu hafta üçü yabancı (Biutiful, Tron Efsanesi, Çölde Kutup Ayısı), üçü de yerli (Kurtlar Vadisi Filistin, Aşk Tesadüfleri Sever, Günah Keçisi) toplam altı film vizyona girdi.

Yabancı filmler arasında, konu ve hava itibarıyla "Çölde Kutup Ayısı" pek ümit vaad etmezken, Javier Bardem'in varlığıyla "Biutiful" oldukça çekici görünüyor. Ancak yine de konu, teknoloji ve genç seyircinin ilgi alanları düşünüldüğünde Tron Efsanesi öne çıkıyor.

Yerli filmlere gelince; "Günah Keçisi" kadrosunda Nuri Alço ve Sevtap Parman'ın bulundurmasıyla Yeşilçam tarihine bir tür selâm duruş hissi uyandırırken, "Aşk Tesadüfleri Sever" romantik Türk filmlerinden hoşlananların gözü kapalı tercih edecekleri bir film gibi görünüyor. Diğer taraftan, fanatikleri, hayranları ile hayran olmasalar da Mavi Marmara trajedisini unutmayıp, yaşananlara hâlâ öfke duyanlar düşünüldüğünde muhtemelen bu üç film içinde en çok ilgi çekecek "Kurtlar Vadisi Filistin" olacak gibi görünüyor.

Ama tabii ki son sözü gişede izleyici söyleyecek. İşte bu hafta vizyona giren filmler ve kısaca konuları. Tercih sizin!

YABANCI FİLMLER


BİUTİFUL

Başrolünde Javier Bardem'in oynadığı filmde yasadışı işlerle para kazanmaya çalışan sorunlu, sadık ve duyarlı bir baba karakterinde seyirciyle buluşuyor. Filmde para kazanırken kural tanımaz, çocukları sözkonusu olduğunda ise fedakârlıkta sınır tanımaz bir adamın hikâyesi anlatıyor.

TRON EFSANESİ


Jeff Bridges, Michael Sheen ve Olivia Wilde'ın baş rollerini paylaştığı filmde teknoloji delisi meraklı oğul, babasının ortadan kaybolması sonucu onu ararken, kendisini dijital bir dünyada bulur. Babası 25 yıldır bu dijital dünyada yaşamaktadır. Bu tür filmlerin olmazsa olmazı sadık bir sırdaşın da eşliğinde sanal alemde büyük bir ölüm-kalım savaşı başlar.




FİLMİN FRAGMANINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
 

ÇÖLDE KUTUP AYISI


Belçika'dan Oscar'a aday olan film, küçük bir kasabada oldukça berbat koşullarda ailesiyle yaşayan onüç yaşındaki bir çocuğun ergenliğe geçişini anlatıyor.


YERLİ FİLMLER


 KURTLAR VADİSİ FİLİSTİN


Necati Şaşmaz, Gürkan Uygun, Kenan Çoban'ın yanı sıra Nur Aysan'ın da rol aldığı filmde Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan gemilere yapılan kanlı baskın sonrasında Polat Alemda ve arkadaşları Filistine gider. Amaç; baskını plânlayan İsrailli komutanı ele geçirmektir.


FİLMİN FRAGMANINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN


AŞK TESADÜFLERİ SEVER

Belçim Bilgin Erdoğan ve Mehmet Günsür'ü bir araya getiren film çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca yolları Ankara’da kesişen, günümüzde İstanbul’da tanışan Özgür ve Deniz’in  aşk macerasını geriye dönüşlerle anlatıyor.



GÜNAH KEÇİSİ

Başrolünde Şahin K.'nın oynadığı filmde ayrıca Nuri Alço ve Sevtap Parman'da rol alıyor. Filmin konusunu ise toplumun oluşturduğu önyargılara karşı mücadele oluşturuyor.


SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı