KEBİKEÇ

24 Eylül 2009 Perşembe

Temel ve Oğlu Na'büdü


Temel'in bir oğlu olmuş.
Koşa koşa köyün imamının yanına gitmiş, hevesle:
"Hocam, bizum oğlana bi ad koysak!"
"Şimdi işim var, sen aç Kur-an'dan bak bir isim koy," diye savmış hoca.


Aradan epey zaman geçmiş, bir gün yolda hoca Temel'i görünce aklına gelivermiş, sormuş:
"Temel, ne yaptın? Çocuğun adını ne koydun?"

"Na'büdü, koyduk hocam!"


Temel'e verdiği tavsiyeyi anımsayan hoca anlamamış: "Nasıl yani?"
"İyyake na'büdü var ya, işten ondandir!" demiş Temel.

Piyano mu, dans mı?

Teşekkürler Yaşar kardeş...

18 Eylül 2009 Cuma

İLKLERİN KİTABI - Trevor Homer



özlem pekcan'ın kitaplığından

İlk e-mail nasıl ortaya çıktı?
Peki ya internet veya ilk web sayfası nasıl oluşturuldu?



"İlklerin Kitabı", tarihte yer etmiş pek çok şeyin ilk defa nasıl meydana çıktığını araştıran bir kitap. Kültür, sanat, tarih veya bilimsel birçok konuda, ilkler sizi meraklandırıyorsa bu kitap ilginizi çekebilir.

Konsantre bilgi ve birbirinden farklı çeşitli konuları bir arada bulmak hoşunuza gidecektir.

İlklerin Kitabı'nı Trevor Homer yazmış, İngilizce'den dilimize Ayşe Belma Dehni çevirmiş, Pegasus Yayınlarından çıkmış, ilk baskısı Ocak 2008.

Aşağıda sizin için seçtiğim iki bölümü okuyabilirsiniz, madem ki teknolojinin imkanlarından sonsuzcasına yararlanıyoruz, madem ki internet ve e-mail kullanıyoruz, ilk defa kimler tasarlamış, bir bakalım değil mi ama!

İlk e-mail: 1941 yılı doğumlu Ray Tomlinson tarafından ilkin 1971 yılında ARPAnet adresiyle kullanılmış (Internet bölümünde göreceksiniz) ve ilk e-posta masajını "qwertyuiop" gibi sembollerden oluşturmuştur.

Tomlinson, kullanıcının adıyla adresi arasına sembol olarak ise @ işaretini koymuş, böylece herkesin kendisine ait bir adres oluşturabileceğini ifade etmiştir.

Kendisine hiç kimse tarafından talep edilmediği halde neden böyle gereksiz ve pahalı bir haberleşme sistemine ihtiyaç duyduğu sorulduğunda "Bana kişiye özel en temiz haberleşme yöntemi olarak göründü" cevabını vermiştir. (İlklerin Kitabı, Trevor Homer, çev. Ayşe Belma Dehni, Pegasus Yayınları, sf. 64)

*******

İnternet: İlk internet adresi ARPAnet'tir. Açılımı Advanced Resarch Projects Agency (Araştırma Geliştirme Projeleri Kuruluşu) olan ARPA, ilkin Kuzey Amerika'da Savunma Bakanlığı, Haber Alma Dairesi tarafından kullanılmış ve bilgisayarlara bağlanan tek bir hat üzerinden onları diğer departmanların da görmesi sağlanmıştır.

ARPAnet, 1966 yılında keşfedilmiş ama ilkin 1969 yılında çalışmaya başlayarak 1990 yılında şebekesi tamamlanmıştır.

İlk web sayfası: İsviçre'de yerleşik uluslararası bilimsel araştırmalar merkezi olan CERN'de şimdilerde Sir Tim Berners-Lee olarak anılan Tim adında bir genç tarafından 1989 yılında kurulmuştur.

Lisan ve metin bazında iki ayrı formatta belirlediği adresleri HTML (Hyper Text Mark-up Language) ve HTTP (Hyper Text Transfer Protocol) bilgisayarına komut vererek web sayfasına yüklediği dosya, görüntü ve bilgilerin URL (Universal Resource Locaters) uluslararası iletişim kanalı vasıtasıyla tüm dünyadaki kullanıcılar tarafından okunmasını ve aynı yöntemle iletişim kurmalarını sağlamıştır.

Böylece mouse'un üzerine bir dokunuşla tüm dünyadaki web sayfalarına ulaşılabileceği sinyalleri vermiş ve aynı yolu takip ederek herkese kendi adına bir web sayfası ve internet adresi oluşturma şansı tanınmıştır.

Ancak bu girişimin kendisinden önce ilkin Amerika'da Scientific Research Committee (Bilimsel Araştırmalar Komitesi) direktörü olup aynı zamanda Başkan Harry Truman'ın danışmanlığını da yapan (1890-1974) yılları arasında yaşamış Vannevar Bush tarafından keşfedildiği ama gerçekleştiremediği ileri sürülmektedir.

Tim Berners-Lee’nin öncülüğünü yaptığı web sayfası, günümüzde elektronik haberleşme adı verilen internetin dünya çapında en gözde iletişim kanalı haline gelmesine neden olmuş ve haberleşme alanında büyük kolaylık sağlamıştır. (İlklerin Kitabı, Trevor Homer, çev. Ayşe Belma Dehni, Pegasus Yayınları sf.74-75)

9 Eylül 2009 Çarşamba

Sınavı Ne Kazandırır? - Derin Aktan

Okullar açılıyor ya sınav telaşı, dershane koşuşturmacaları tekrar başlıyor. Yine beni aldı bir düşünce.

Nasıl yapmalı, bu çocukları bu telaştan ve getirdiği stresten korumalı? Başarılı olmalarını nasıl sağlamalı?

Örneğin; bilgisayara yapışmış haldeki oğluma avaz avaz bağırmak geliyor içimden: "Kalk bakiim ordan, git biraz test çöz. Bu sene ÖSS midir nedir iki sınava gireceksin!"

Fakat kendimi tutuyorum; şöyle diyorum yumuşak yumuşak: "Acaba, biraz ara versen olmaz mı? Hem konsantrasyonun dağılıyor, hem de elektrik yükleniyorsun." (Allah'ım ne anlayışlı kadınım!)

Ya da akşam film seyrederken onu yatmaya göndermek istiyorum. (Yakında 18 yaşına girecek ama olsun, ne gam!): "Oğlum git yat artık, yarın dershane var!" Nitekim elimde değil yapıyorum da.
Kocaman oğlan; benimle tartışmaya girmiyor: "Tamam," diyor. Yine bildiğini okuyor.

Sonra girmek istediği bölümleri de, seçtiği meslekleri de beğenmiyorum. Hukuk ya da uluslararası ilişkiler falan okusun istiyorum. Ama çocuğumun yapmak istedikleri ve istemediklerine dair fikirler var kafasında. Geleceğine ilişkin planları var.

Dinlerken hoşuma da gidiyor, ben de kendimi kaptırıyorum, sonra içimdeki şeytan dürtüyor beni, hain hain fısıldıyor: "Yaa, iş bulabilecek mi, para kazanabilecek mi bakalım?"

O anda gidip dolabıma saklanmak istiyorum. Yani itiraf etmeliyim ki, kendim üniversite sınavına girerken bile bu kadar stres olmadım.

Sonuçta kendi kendime bir takım kararlar aldım. İşte bunlardan bazıları:
1. Her ne olursa olsun, çocuk strese sokulmayacak.
2. Ders çalış, test çöz diye kafası tokmaklanmayacak.
3. Mümkün olduğunca hayatı kolaylaştırılacak.
4. Kendisinin uygun gördüğü şekilde bir çalışma ortamı hazırlanacak.

Bence bu saydıklarım en kolay olanlar. Fakat şu aşağıdaki ikisi var ki, bakalım nasıl yapacağız:

1. Çocuğun okul ve meslek seçimine dair fikirleri dinlenecek, en iyi şekilde yönlendirilmesi sağlanacak.
2. Okul ve meslek seçimine saygı duyulacak!

Bu konuda bir de kitap okudum. Size de tavsiye ederim: "Sınav Kazandıran Aile", Murat Tunalı yazmış, Yakamoz Yayınları tarafından basılmış. Zira bu süreçte, bence çocuklar kadar ailelerin de eğitime ihtiyacı oluyor.
Bu kitap, görüş açınız da eklemeler ve düzenlemeler yapabilir. Ben çok yararlandım. Benim için önemli katkısı, düşüncelerimi ve davranış kalıplarımı gözden geçirmemi sağlamış olması oldu. Kitapta yazılanlara katılmasanız da, böyle bir gözden geçirmenin size ve çocuğunuza muhakkak faydası olacaktır.

Sonuçta; kendi kararlarım ya da okuduklarım, belki sınav kazandırır, belki kazandırmaz.

Ama şunu biliyorum, üniversite sınavı falan hikaye asıl sınav bizimdir. Hayatı yaşanabilir kılmak, ona karşı çocuklarımıza kuvvet verebilmek bizim sınavımızdır ve en büyük kazancımız da onların sevgisidir. Yerini tutacak başka şey biliyor musunuz?

Murat Tunalı'nın kitabında yer verdiği bir paragrafla yazımı bitiriyorum:

Düşüncelerinize dikkat edin, kelimelere dönüşürler.
Kelimelerinize dikkat edin, eyleme dönüşürler.
Eylemlerinize dikkat edin, alışkanlık olurlar.
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, kişiliği meydana getirirler.
Kişiliğinize dikkat edin, kaderinizi biçimlendirir.
Frank Ovlaw

8 Eylül 2009 Salı

İÇİMİZDEKİ KURT - KADİR TUĞTEKİN OK





Kızılderiliden tek kelimelik ders

Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylüyor:

"İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş.

Kurtlardan biri korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor.
Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor."

Gençlerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor ve yaşlı adam kısaca cevap veriyor: "BESLEDİĞİNİZ HANGİSİ İSE"......

4 Eylül 2009 Cuma

Güldür Bizi itiraf.com!

Teşekkürler Yaşar Kardeş:)

Gecenin üçünde odamın penceresinden ölümüne sarkıp sigara içerken, yan pencereden ani bir şekilde kafasını uzatıp “Yakaladım! Hahaha!” diye bağırıp az daha düşmeme sebep olan kadın, benim öz annemdir.

Aile dostumuz olan, oldukça şişman ve iri yarı bir çiftin düğünündeyiz. Babam altınları takarken mutluluk dilemeyi ihmal etmiyor: "Allah bir yastıkta kocatsın Ümit’ciğim. Tabii sığarsanız!” Babam hariç ailecek utandık.


Babamı namaz kılmış, dua ederken görünce “Benim için de dua et” deyiveriyorum ve babamın cevabıyla dumur oluyorum. “Kendisi nerede derse ne diyeyim?”


Hoca ile birlikte doktor adayları sabah viziti geziyorken birden, telefonun sesini kapatmayı unutan bir öğrencinin telefonu Emre Aydın şarkısıyla çalmaya başladı. ”Adam olmaz dedin senden…” Hocanın merakla beklenen tepkisi gecikmedi. ”Baban arıyor galiba. Söyle, haklı çıktı.”

Pek çok memleket gezdim ama hiçbir yerde Malatya’daki pratik düzeni göremedim. Kız Meslek Lisesi, yanında Erkek Meslek Lisesi, yanında Evlendirme Dairesi.


Babama bilgisayar ve internet kullanmayı öğrettiğim ilk günler… “Baba bak bu mouse, yani fare.” diyorum, nasıl kullanıldığını gösteriyorum. Birkaç gün sonra babam beni çağırıyor. “Kızım gel bak, bu kurbağa çalışmıyor!”

daha fazlası için tıklayın

2 Eylül 2009 Çarşamba

SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı