Rüzgâr esti. Taze hava ciğerlerini doldurdu. Salıncak ileriye hareketlendi, uzun saçları arkaya savruldu, geri dönerken de yüzünü kucakladı dağılarak birbirine girmiş tüm telleriyle.
Derken hızlandı rüzgâr, hızlandı salıncak. Peşinde saçları, yüreğini dolduran kanat çırpışlarıyla göğe yükselirken gözlerinin önünde şekillendi belirsiz addettiği gelecek.
Tanımlayamadığı bir korkuya esir düştü benliği ve öfkeli gözleri en kıymetli mücevherlerden daha parlak bir ejderhanın burnundan püsküren alevler tutuşturdu eteklerini. Yanıp da köle dönüşmeden az önce tersine bir hızda tekrar geri çekildi salıncak ve bu kez geçmişin katlanılması zor o hüznü bürüdü ruhunu. Cesetlerin üstüne kapanmış pişmanlıklar içinde ağlaya ağlaya tükenen çaresiz bedenlerin hatıralarına karışmış buldu kendisini. =>>>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder