Kısmet inanmazlıkla izledi haberi başından sonuna. Hiç görmediği bir yüzün, hiç tanımadığı bir halet-i ruhiyesine tanıklık etti dakikalarca. Ekrandaki Onur Sezgin’in gençlik yıllarındakiyle, hatta birkaç gün önce karşılaştığı adamla uzaktan yakından alakası yoktu. Hangisi gerçekti? O mütevazı, sevecen, hafif mahcup kişilik mi, yoksa şu ukala, burnu havada, beline sarıldığı karısına aşık bakışlar fırlatan, etrafına sahte gülücükler dağıtan, had safhada kibirli tip mi?
Belki de hep ikinci seçenekteki karakterdi de, kendi yanılsamalarının tuzağına düşmüştü genç kadın. Mümkün müydü? Hiç de imkânsız görünmüyordu an itibarıyla.
Kandırılmış, aldatılmış hissediyordu. Her şey bir yalan mıydı yoksa? Hayatını tepetaklak eden bütün utancı ve vicdan azabını iki yüzlü, bir maceraperest yüzünden mi çekmişti?
Bu son düşünceyle yaşadığı gerilimi kaldıramayan bedeni sendeledi, başı döndü, iyi ki arkasında bulunan koltuğa gerisin geri yığıldı. ⟹
- Yazarı:Özlem Pekcan
- Yayınevi:Dorlion Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder