Yazan: Özlem PEKCAN
Gerçek vampirler aramızda.
İnsanın hayal gücü geliştikçe, bilim ve teknoloji ilerliyor. Bilim ve teknoloji ilerledikçe, hayal gücü sınır tanımaz hale geliyor.
Böylece hayatın her alanı zenginleşiyor ve çeşitleniyor. Bu durum özellikle görsel-işitsel sanatlarda daha çok kendini gösteriyor. Eski efsaneler canlanıyor ya da fütürist anlatımlar gerçeği yakalıyor.
Bu alanın vazgeçilmez konularından biri de vampir hikâyeleri. Vampirlerle savaşan kahramanlar veya anti-kahraman vampirler, kitaplarda, filmlerde ve dizilerde bedenleniyor, geniş kitlelere ulaşıyorlar.
İzlemesi her zaman hoşuma gitmiştir. Yerine göre nimet, yerine göre külfet ancak her şekilde sonsuz yaşama sahip, kefareten ruhunu kaybetmiş canlılarla, insanların karşılaşması....
Kurgulanmış bir dünyanın güvenliğinde türlü türlü maceralara tanıklık etmek keyifli de, peki ya gerçek dünyadaki, gerçek vampirler? Onların farkında mıyız?
Elbette kanımızı emmeyen, fakat ilişki dinamikleriyle iliğimizi kemiğimizi kurutma maharetindeki insanlardan bahsediyorum. Böyleleri doymayan bir iştah, tatmin edilemez bir kişilikle her şeyi ister ve dibine kadar tüketirler. Vampir gibidirler.
Bu kişilerin ortak özelliklerine dair; yaşamının herhangi bir evresinde onlarla karşılaşan ya da mizahı izaha muhtaç kaderin takdiriyle ömrünü birlikte geçirmek zorunda kalanların muhakkak bir listesi vardır. Benimkinin maddelerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
Çıkarcı ve sömürgendirler: Tüm ilişkileri almak üzerine kurgulanmıştır. Dolayısıyla kazandığınızı sandığınız anda bile aslında veriyorsunuzdur. (Örn. Maddi ya da manevi bir borcun geri ödemesini yapar gibi görünürlerken, kendinizi aniden öncekinden daha fazlasını verirken bulabilirsiniz.)
Beyin yıkarlar: Hiç durmadan aynı şeyleri farklı şekillerde konuşur, söyler ve açıklarlar. Çok alâkasız hikâyeler bile yaptırmak ya da elde etmek istedikleriyle doğrudan ilgilidir. (Örn. Bir başkasının terfisini överken, aslında kendilerinin o makama gelmesi gerektiğinden bahsediyorlardır.)
Her zaman haklıdırlar: Tüm fiillerinin, verdikleri zararın bile sebebi vardır. Bunu öyle bir anlatırlar ki, ilk dinleyişte hak vermemek imkânsızdır. Fakat şunu unutmayın lütfen, başkası asla aynı şekilde davranamaz! (Örn. Bir dostun sırrının açık edilmesinin sebebi, o dostun ihanetidir. Peki hain kim şimdi?)
Her haksızlığa onlar uğrarlar: İnsanlar çekemez, haksızlık eder ve eziyet çektirirler bu üstün karakterlere. Suç her zaman başkalarındadır zaten. Bu düzlemde; “Ne ekersen, onu biçersin” atasözü işlemez! (Örn. Bir dost ya da arkadaşla yaşanan küslüğün sebebi kesinlikle o dost ya da arkadaşın kıskançlığıdır, meselenin sağa sola yaydıkları dedikodularla ilgisi yoktur!)
Hep “En”dirler: En “ne” ise o’durlar. Dolayısıyla tüm “en”leri onlar hak ederler. (Örn. En çalışkan, en zeki, en yetenekli, en başarılı, en güzel vs. hep onlardır. Bu yüzden de hayatta tüm ödülleri onlar hak ederler. Diğerleri ne ki!)
Daha da önemlisi, ortamdaki tüm enerjiyi yutarlar: Mevcudiyetleriyle dahi her şekilde sürekli sizi meşgul eder, enerjinizi çeker, ruhunuzu tüketirler. İnanılmaz yaratıcı yöntemleri vardır. Tüm dikkatleri ve yaşam amaçları kendilerine yöneliktir. Evren bile onlara göre konum aldığından, dünyanın etraflarında dönmesinden daha doğal bir şey yoktur! Herkes ve her şey onlara âmâdedir, tabii siz de. Böyle bir anlayışta tek kişininki yetmeyeceğinden, bulundukları her ortamın ve rast geldikleri herkesin yaşam enerjisini oburca yutmaktan ve müsrifçe kullanmaktan çekinmezler.
Bu listede tanıdık gelen bir şeyler var mı? Eğer öyleyse: Gözünüz aydın! Sizin de etrafınızda bir vampir var ve sarımsak ya da kutsanmış su asla geri püskürtemez. Hele gün ışığından hiç medet ummayın.
Gerçek vampirlerle başa çıkmanın en etkili yolu uzaklaşmak ya da uzaklaştırmaktır. Bu aynı zamanda uygulanması hem en kolay, hem de en zor yöntemdir. İmkân ve imkânsızlıklar dikkate alındığında, öncelikle yapılması gereken iki şey var bence:
1. “Hayır” demesini bilmek. Doğru zamanda ve doğru şekilde “hayır” diyebilmek, sanıldığının aksine iletişimi lehte etkileyebilir, çift taraflı uzlaşma sağlayabilir (siz ve vampiriniz). Ancak, bu "hayır"ın rehavetine de kapılmayın. Zira karşınızdaki işler beyin asla vazgeçmeyecek, farklı şekillerle sizi ikna etmeye uğraşacaktır. Kararınızda sabit kalın.
2. Enerjiyi korumak. Yaşam enerjinizin kudretinin farkına varın, kıymetini bilin. Beslemeye ve çoğaltmaya odaklanın. Tüketilmesine izin vermeyin. Bu tutum diğerleriyle aranızda doğal bir sınır yaratırken, kişisel alanınızın belirginleşmesini ve korunmasını kolaylaştıracaktır.
Bir de okuma önerim var. Duygusal Vampirler: Sizi Bitirip Tüketen İnsanlarla Başa Çıkmak (Yazan: Psikolog Albert J. Bernstein). İnsan ilişkileri hakkında epey öğretici, bir o kadar farkındalık arttırıcı bir kitap.
Son söz: Esası kaybetmeyin. Nietzsche'nin dediği gibi dikkatli davranın ve canavarlarla savaşırken, canavara dönüşmeyin. Yani, sakın siz de vampirleşmeyin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder