KEBİKEÇ

10 Ağustos 2024 Cumartesi

TEK NEFESTEN YAKIN - ÖZLEM PEKCAN




Adaletin temeli kesinlikle adaletsizlikti. Zira adalet göreceliydi ve ne peşinden koşanı ne önünden kaçanı tatmin ederdi. Bunu çok iyi bilirdi. Çünkü Yaratıcının yeryüzünde adaleti sağlamakla görevlendirdiğiydi o.

Bunca zamandır, yani dengenin kurulduğu an ile şimdiki arasında bazısına göre yarım göz kırpığı sürede, bazısına göre ise milyonlarca yıldır ilk defa böylesi çaresiz, böylesi yılmış, daha ötesi bedbaht hissediyordu. Sebebi şüphesiz, net ve belliydi: İnsan evlâdı. Üstünde dolaştığı, altında yattığı topraktan başkasını görmemiş, buna mukabil kendisini evrenin merkezi sanacak derecede küstah ve kibirli yaratılmış. Diğer tüm mahlûkattan daha fazla uğraşmasına, itina göstermesine, vakit ve emek harcamasına karşın, asla yola gelmeyen ya da esenlik bulmayan şu yaratılmış. =>>>

8 Ağustos 2024 Perşembe

KIRMIZI HIRKA - ÖZLEM PEKCAN


Geçirdiği kaza yüzünden yüz körlüğüne uğrayan, kendisininki de dahil kimsenin yüzünü göremeyen hastasına doktor, onun durumunda istisna olmadığını anlatmaktadır. Buna mukabil hasta ısrarcıdır ve nerede, hangi ortamda, kimlerle bulunursa bulunsun sadece tek kişiyi tanıdığını söylemektedir: Sekreterini.

Bir müddet düşünen doktor, sekreterin ayırt edici bir özelliği olup olmadığını sorar. Kısa bir istişareden sonra ortaya çıkar ki; sekreter hanım işyerinde daima “kırmızı” bir hırka giymektedir. Bunun üzerine doktor durumu şöyle açıklar: Çalışan ile kıyafeti öyle özdeşleşmiştir ki nezdinde, patron hırkayı gördüğü anda hafızasının derinliklerine önceden işlenmiş yüz hatları zihninde canlanmakta, bu nedenle de sadece sekreterini görebildiğini sanmaktadır. Hâlbuki tanıdığı tek şey kırmızı hırkadır. =>>>

6 Ağustos 2024 Salı

VARLIĞIN İÇİNDEKİ YOKLUK - ÖZLEM PEKCAN


Anlatırlar ki; çok eski zamanlarda yoksul bir balıkçı varmış. Gölde avlandığı bir gün yakaladığı son balığı, o günkü rızkını çıkardığı düşüncesiyle serbest bırakmış. Meğer balık sihirliymiş, gördüğü iyilik karşısında dile gelmiş ve Balıkçı’ya üç dilek hakkı vermiş.

Balıkçı’nın ilk dileği zengin olmakmış. Daha varmadan kulübesinin kapısına gerçekleşmiş isteği. Başına gelenleri tek nefeste anlattığı karısı tüm olanlara sevinmiş sevinmesine ama başka istekleri de yok değilmiş.

Ertesi gün yine göl kıyısına götürmüş ayakları Balıkçı’yı ve ikinci dileğini dilemiş: 

“Kral yap beni!”

Balık kuyruğunu vurduğu suda kaybolurken hızla Balıkçı çoktan kralı imiş meçhul coğrafyadaki meçhul ülkenin. Ancak memnun etmek hiç kolay değilmiş Balıkçı’nın karısını.

Karnı da gözü de aşinalık kazanınca sahip olduklarına, başka başka hırsların peşine düşmüş nihayetinde nefsini uyandırdığı kocasıyla birlikte. Ama ne teki ne hepsi tatmin edebilmiş ikiliyi. Üçüncü kez gittiğinde göl kıyısına Balıkçı Kral demiş ki balığa:

“Tanrı yap beni!” =>>>

4 Ağustos 2024 Pazar

AFFETMEK ŞART MI? - ÖZLEM PEKCAN



Affetmek şart mı?

Basit görünen bu soru için herkesin kendince bir cevabı vardır muhakkak. Benimki de bu yazının konusu olduğuna göre, öncesinde “affetmek” meselesini irdeleyelim biraz. Kelime anlamıyla affetmek, TDK sözlüklerinde kısaca bağışlamak, hoşgörüyle karşılamak ya da mazur görmek şeklinde açıklanıyor. Söz konusu fiil çeşitli düzlemlerde çeşitli kaynak ve hedeflere sahip. Örneğin, İlahî düzlemlerde genellikle yaratan ile yaratılanlar arasında görünürken, dünyevi düzlemlerde ise kişiler, toplumlar ve olaylar arası bir nitelik kazanıyor.

İlahî ve toplumsal konular bir tarafa bırakılarak konuya kişisel gelişim açısından yaklaşıldığında, eylemin genellikle incitici bir olay karşısında olumsuz ve yıkıcı duyguların terk edilmesi sonucu gerçekleştiği kabul ediliyor. Affetme konusu başkaları, yaptıkları ya da kontrol dışı durumlar olabileceği gibi kişinin bizzat kendisi de olabiliyor. =>>>

2 Ağustos 2024 Cuma

MÜKEMMEL KUSUR - ÖZLEM PEKCAN


İnsanlığın değil ama biz insanların inatçı ısrarla aradığı şeylerden biri de mükemmellik. Mükemmelliği bir tür kusursuzluk ya da üst sınırda tamamlanmış bütünlük hali gibi düşünebiliriz belki. Ancak gerçek şu ki tanımını yapmak da, bulmak da gerçekleştirmek de imkânsıza yakın. İmkânsıza ayrıca düşkün olan bizler bunun için çeşitli yöntemler geliştirmekten de geri kalmamışız elbet. Örneğin; Altın Oran. Bir bütünün parçaları arasındaki ideal orantısal uyum.

Canlı ve cansız varlıklarda yaratılışları gereği bulunan bu doğal oran sisteminin ne zaman keşfedildiği ya da ilk defa kimler tarafından kullanıldığı belirsiz. Euclid’in “Elementler”de bundan bahsettiğini, Mısırlıların Keops Piramidi’nde, Greklerin Parthenon’un tasarımında ya da Grek Heykeltraş Phidias’ın heykellerinde bu oranı kullandığını biliyoruz.

Altın Oran’ı kullanan bir diğer isim ise Rönesans’ın büyük ismi Leonardo da Vinci. Matematiksel çizimi Vitruvius Adamı’nda ideal erkek vücudunu iki pozda gösterir usta sanatçı: Çember içine yerleştirilmiş, kolları ve bacakları yukarı ve yana açılmış beden ile kare içine yerleştirilmiş kolları 90 dereceyle yanlara açılmış beden. =>>



10 Ekim 2022 Pazartesi

DAĞIN RUHU




Yazan: Özlem PEKCAN


Dağlar. Ormanların daimi mekânları, envai canlının, güvenli yaşam alanları. Kabuğunun hareketlerine bağlı meydana gelen yeryüzü yükseltileri. Kadim zamanların da günümüzün de kutsalları.

Sümerler, Hititler, Keldâniler ve Mısırlılar, dağların gökyüzünün direği olduğuna inanırlar. Fenikeliler ayinlerini ve tapınaklarını kutsal saydıkları yüksek dağlarda yaparlar.

Moğollar’a göre gökte yaşayan ilâhların yeryüzüne indiği yerler dağ olur. Cermenler için dağlar tanrıya hizmet ve ibâdet için en makbul yerlerdir.

Çinlilerin kutsal saydığı beş büyük dağ, vaktiyle imparatorların ziyaret ettikleri hac mekânlarıdır. Japonlar için en kutsal dağ Fijuyama aynı zamanda yeni doğan güneşe tapınma yeridir. Hintlilerin kutsal dağı ve tanrıların oturduğu Meru dünyanın merkezinde bulunur, etrafında güneş, ay ve yıldızlar döner.

Tanrı Musa Peygamber’e On Emir’i Sina dağında verir. İsa Peygamber Zeytindağında dolaşır, vaaz verir, burada çarmıha gerilir. Hira ise İslâm Peygamberi’ne ilk vahyin indiği dağdır.

Antik çağlara uzandığımızda Eski Yunanda en kutsal dağın Olimpos olduğunu görürüz. Burada Ulu Tanrı Zeus diğer tanrılarla beraber yaşar.  devam


SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı