KEBİKEÇ

11 Ocak 2011 Salı

YÜREĞİMİZDE YANAN MUMLAR





Derin AKTAN


Sevdiğini kaybedince insan yas tutar. Derin bir üzüntü duyar.

Yas tutmanın, üzüntü yaşamanın binbir türü belki de insan sayısı kadar şekli var.

-"Şu kırk gün," diye sordum geçenlerde anneme, "bitince ne oluyor? Ne fark ediyor? İnsanın üzüntüsü de mi bitiyor? Niye kırk gün?"

Annem bana baktı kendi üzüntüsünün derinliklerinden ve dedi ki:
-"Sevdiğini kaybedenin yüreğinde kırk mum yanarmış, her gün biri sönermiş, ta ki tek bir tane kalana kadar. O kalan tek mum da hep yanarmış." 

"Kim bilir kimlerin yüreğinde ne mumlar yanıyordur," diye düşünmeden edemedim o an.

Hiç bir şey yarım kalmamalı bu hayatta, her şey tam yaşanmalı. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşanmalı ama, her an her şey olabilirmiş gibi de tutunmalı hayata. Ve zamanı gelip de, sevdiklerimiz bizi bırakıp gittiklerinde yaslar da sonuna kadar tutulmalı, üzüntüler de dibine kadar yaşanmalı. Şekli şemali önemli değil, önemli olan tek şey değerini verebilmekte. 

Sonrasını da hayata bırakmalı: Çünkü eninde sonunda, tabiat hükmünü sürer, yaşam galip gelir ve yanında götürdüklerini yüreklere saklarken ölümü gönderir. 

İşte bu yüzden; yaslar tutulmalı, üzüntüler yaşanmalı ve sonrasında bırakmalı hayat yakalasın bizi, ta ki bizler de birer mum olana kadar başkalarının yüreğinde.

Hiç yorum yok:

SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı