Yazan: Yelda S.
Üniversite giriş sınavı 20 yıl önce 2 aşamalıydı. Birinci aşaması genel kültür ve yetenek ağırlıklı, ikincisi sosyal, matematik, fen veya yabancı dil gibi ana başlıklarda seçilen bilim dallarına göre lise müfredatındaki konulara ilişkin çoktan seçmeli testlerdi. İlk sınavdan alınan puan ikincisini etkiliyordu. Bu basit haliyle bile sınav oldukça stres vericiydi. Zira, geleceğinizi 3 saatlik performansınızla belirlemeye çalışıyordunuz. Bu stresi ebeveynlerde öğrencilerle birlikte yaşıyorlardı. Bir hayat-memat meselesi durumuydu ki hâlâ öyle.
Şimdi çocukların işi daha da zorlaştırılmış. Nerdeyse bütün bir hafta değişik bölüm başlıkları altında bilim sınavlarına giriyorlar. Çocukların sınav stresi ve ebeveynlerin haklı olarak beklentileri tansiyonlarının yükselmesine neden oluyor.
Üniversite sınavı, yıllarca hazırlanıldığı ve sınavdaki performansa göre gelecek belirlendiği düşünüldüğünde, hafife alınmayacak bir konu. Diğer bir gerçeklik ise, sınav stresi. Stres; birazı çalışmayı motive etmesi açısından faydalı olmakla birlikte, fazlası performansı olumsuz etkileyecek bir unsur.
Bu hafta sonu sınav olacağından, bizim için kolay olmasa da, stresimizi dizginlemeye çalışmamızda ve çocuklarımıza yansıtmamaya özen göstermemizde fayda var. Bu güne değin yeterince çalıştıklarını düşünecek olursak son günlerde daha fazla çalışmalarını istememiz performanslarını düşürecektir. Şu andan itibaren, yapacağımız en önemli katkı güven duygularını, sakinliklerini korumalarını sağlamak.
Anne ve babalarımıza sınava kadar sabırlı olmalarını salık vereceğim. Sükûnetinizi koruyarak, çocuklarınızın da panik olmadan normal bir ruh haliyle sınava girmelerine katkı sağlayabilirsiniz.
Çocuklarımızı madden ve tabii manen yeterince destekledik, onlar da emek verdiler. Emeklerinin karşılığını sakin bir şekilde sınav sorularını çözmeye çalışarak gösterecekleri performanslarıyla almalarını diliyorum.
Çocuklarımıza başarılar, bizlere de sabırlar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder