En olağanüstü kurgu, yaşamın kendisidir.
RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA
Başarılı yazar Özlem Pekcan ile yazın hayatına ve “İyi İnsanların Kötü İşleri” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Özlem Pekcan kimdir?
Okumayı sevdiği için yazan biriyim. Bu iki tercih, (okumak ve yazmak) hayatımı şekillendiren esas unsurlardan olmuştur hep. Çevirmenlik yaparak başladığım kariyerim, fikri mülkiyet hakları ve sinema gibi farklı alanlarda temel metinler üstüne yaptığım çalışmalarla devam etti. Şimdilerde ise daha çok yazıyor ve çeviri yapıyorum.
Bunun sonucunda mart ayında Dorlion Yayınları’ndan önce “İyi İnsanların Kötü İşleri” adlı kitabım çıktı. Akabinde Alaeddine Haïdar’ın yazdığı ve bir dönem tanıklığı içeren “Ankara’da Mustafa Kemal’in Yanında” isimli kitap, Türkçe’de ilk defa benim tercümemle yayınlandı.
Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?
Okuduğum andan itibaren yazmaya da başladım, denebilir. Çocukluğum, epey renkli ve hareketli geçmiştir. Dört kişilik çekirdek bir aileydik, istisnai özel anlar yaratmak veya yaşamak konusunda pek sıkıntı da çekmezdik. Önce bunları hikâye ederek başladım. Diğer taraftan Tevfik Fikret Lisesi ile Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi İtalyan Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Bu bakımdan Türk Edebiyatı’nın yanı sıra Fransız ve İtalyan Edebiyatı’nın yansımaları da muhakkak ki vardır bende.
Birkaç isim sorarsanız aklıma ilk gelenler; Reşat Nuri ve Orhan Veli olur. Boris Vian ve Italo Calvino da peşi sıra yetişir.
Yazarken nelerden esinlenirsiniz?
En olağanüstü kurgu, yaşamın kendisi bence. Arka fonunda işleyen mekanizma öylesi mükemmel ve öyle gizemlerle dolu ki hiçbir şey, göründüğü kadar olamaz. İşte ben de görünenin yanı sıra ardına sakladıklarının merakıyla yazıyorum. Bu merak, beni günlük meselelerin küçük ayrıntıları ile gerçeklerin büyük sırları arasında yerleşik ve geniş bir coğrafyada savurup duruyor. Payıma düşen neyse alıyor, paylaşmaya çalışıyorum.
Mart ayında okurlarla buluşan “İyi İnsanların Kötü İşleri” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?
Bu, bir öykü kitabı. Birbirinden bağımsız on beş kısa öykü içeriyor. Gerçek, gerçek üstü ve gerçek ötesinin ince çizgilerle birbirlerinden ayrıldığı, kimi zaman da bütünüyle iç içe geçerek harmanlandığı anlatılar… Örneğin; birinin diğerine duyduğu kinden ötürü bir türlü ölemeyen iki kişinin öyküsü var veya kalbine diken batmış bir kadınla adamın hüzünlü aşkı. Kitapta başkasının kimliğiyle kendine yeni hayat kuran veya kurmak zorunda kalan Züleyha’yı bulabilir, kaytan bıyıklı adamla yeşil gözlü kadının tesadüflerine şaşırabilir, okumanın sabrıyla vardığınız final öyküsünde piyangodan büyük ikramiyeyi kazanan küçük grubun yakaladığı mutlu sonlara tanıklık edebilirsiniz.
“İyi İnsanların Kötü İşleri” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?
Hayatta her şey mümkündür. Her şeyin daha iyisi de mümkündür daha kötüsü de. Bunu belirleyen, tercihlerimizdir.
Kitabın ismi nereden geliyor?
Bu dünyada çok az şey, siyah veya beyazdır. Bu bağlamda atfedilenin aksine, iyi insanlar da kötü şeyler yaparlar, tıpkı kötü insanların da iyi şeyler yaptığı gibi. Kitaba adını veren öykü; sevdiği adamdan ayrılmaktansa onun ölümüne göz yuman, görece iyi bir kadının tercihini anlatıyor.
Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?
Dilerim, ulaşır.
Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?
Anlattıklarım belki çok farklı değil, belki fazlasıyla öngörülebilir; ama üslubun farkına, ifadenin hususiyetine inanırım. Okurumda bırakmak istediğim de bunların lezzeti ve zevkidir. Kendi yazdıklarım söz konusu iken tarafsız kalmam çok mümkün değil. Bu yüzden ancak başardığımı umabilirim.
Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?
Şu sıralar iki çalışmam var. Bir tanesi, geçtiğimiz günlerde çıktı. Dorlion Yayınları’nın “Çocuk Yürekler” projesi çerçevesinde Recaizade Mahmud Ekrem’in “Araba Sevdası” adlı kitabı, çocuklar için düzenlendi. Edebiyatımızın bu ve benzeri yapı taşı eserlerinin çocuklarla buluşturulmasını temel alışkanlıklarının yerleştiği erken dönemlerde okuma zevklerinin şekillenmesi açısından da çok önemli ve kıymetli buluyorum.
Bir diğeri de Farkındalık Yazarlığı Yazı ve Yazarlık Atölyesi projeleri kapsamında yer alıyor. Atölye esnasında yazdığım öykülerin kitaplaşması üzerinde çalışıyoruz; daha fantastik bir düzlemde insaniyetin kendini gerçekleştirdiği öykülerden meydana gelecek bir kitap.
Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?
Çok zorlu, tüm dünyanın her yönüyle sınandığı bir süreçten geçiyoruz. Yaşam ile ölüm arasındaki sınırların bu derece belirsizleştiği, bir taraftan diğerine geçmenin bu derece kolaylaştığı zamanlarda insani değerleri korumak, her şeyden önemli hale geliyor. Zira bu sınavı ancak bu şekilde geçebilir, mevcudiyetimizi koruyabilir ve sürdürebiliriz. Belki de bu yüzden her zamankinden daha çok okumaya ihtiyacımız var.
Okumak; bize hatırlatır, öğretir, zahmetsizce deneyim kazandırır. Bunlardan kendimizi mahrum bırakmayalım. Okurlarınıza kitaplarla zenginleşmiş, sağlıklı ve esenlikli günler diliyorum.
Önce Vatan Gazetesi
Kaynak: https://www.oncevatan.com.tr/roportaj/ozlem-pekcan-h156815.html
Kaynak: https://www.oncevatan.com.tr/roportaj/ozlem-pekcan-h156815.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder