KEBİKEÇ

17 Temmuz 2009 Cuma

BİRAZ DA GÜLELİM!

güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle; biraz eğlenelim dedik!
GIRGIR VE LEMAN BU HAFTA SANAT ETKİNLİKLERİMİZİ YORUMLAMIŞLAR!



--------------------------------------------------------------------------------

YAŞASIN FIKRABUL!


Kaplumbağaların yaşadığı bir köyde susuzluk sorunu ortaya çıkmış.. kaplumbağalar biraraya toplanmış ve çözüm aramaya başlamışlar..köyün en yaşlı ve en bilge kaplumbağası çıkmış ve bağırmış;

-Şu dağın arkasındaaa bir göl vaar...!!

Bunun üzerine köyün en genç 2 kaplumbağası, su getirmek için seçilmiş..

25 yıl sonra bu iki kaplumbağa dağı aşmış ve göle varmışlar..maalesef ki göle vardıktan sonra jeton düşmüş;

-ya biz kap almayı unuttuk!!napcaz şimdi!!?

"sen git.. ben burda beklicem biri gelip içmesin diye" ..diğeri: "yok sen içersin gölü.. ben gitmem sen git".. "yaa arkadaşım vallahi billahi içmicem..burda bekliyorum hadii!!" demiş.. bunun üzerine 2. kaplumbağa "iyi tamam gidiyorum" diyerek oradan ayrılmış..

1.kaplumbağa beklemeye başlamış..30yıl -50yıl-60yıl.. en sonunda ; "yeter biraz daha beklersem ben ölücem..hem zaten yaşlılar çoktan ölmüştür" diyerek boynunu göle uzatmış..

Tam o sırada çalılıklardan fırlamış 2. kaplumbağa; "bak böyle yaparsan gitmem!!"
***


Mahallenin iki afacan kardeşi tüm mahalleliyi bıktırmış. Sürekli ana ve babalarına şikayet geliyor mahalleliden. Kırılan camların, kuyruğuna teneke bağlanan kedilerin, lastiği indirilen arabaların sorumlusu hep afacan kardeşler.

Ana ve babası usanıp bu durumdan kilisenin papazına anlatırlar durumu ve yardım isterler. Papaz;

- ''Gönderin çocukları konuşayım'' der.

Çocukları gönderirler. Papaz önce büyük oğlanı çağırır;

- ''Söyle bakiim evladım, Tanrı nerede?''. Çocuk susar. Papaz tekrar sorar;
- ''evladım söylesene tanrımız nerede?''. Çocuk susmaya devam eder. Papaz ısrarla sormaya devam eder, çocuk susmaya.. Sinirlenir Papaz;

- ''konuşsana be çocuk nerede tanrı?''

Çocuk aniden fırlar kiliseden koşarak kaçıyorken seslenir kardeşine;
-''kaçalım çabuk!''
Eve giderler, odalarına çıkıp kapıyı iyice kapatırlar, küçük oğlan sorar büyüğüne;- ''neden kaçıyoruz?''.

Büyük yanıtlar;- ''işte şimdi hapı yuttuk, tanrı kaybolmuş bizden biliyorlar!''...

****

Futbol Fanatikleri

Kemal ile Hasan müthiş bir futbol meraklıları imişler. Öyleki ahirette futbol olup olmadığını bile merak edermişler. Bir gün Hasan ölüm döşeğine düşmüş. Kemal de baş sağlığına gitmiş.

Kemal; -Hasan Allahi inşallah sana şifa verir iyileşirsin oldu ki ölürsen senden bir isteğim var, demiş.

Hasan; -Söyle ölen bir adam senin isteğine nasıl karşılık verir ki, demiş.

Kemal; -Olur da ölürsen bana ahirette futbol olup olmadığını rüyama girip söylermisin, demiş.

Hasan; -Oğlum düşündüğün şeye bak tabii ki haber veririm, hem biliyorsun senin kadar ben de merak ediyorum, demiş ve Hasan sizlere ömür.
Gel zaman git zaman aradan altı ay geçmiş. Hasan Kemal'in rüyasına girmiş ve havadisleri vermeye başlamış.

Hasan; -Kardeşim burası harika bir yer, bu arada sana bir iyi bir de kötü haberim var. Önce hangisini söyleyeyim?

Kemal; -Önce iyiyi söyle o zaman.

Hasan; -Ahirette öyle bir futbol varki dünyadaki futbola beş basar!
Kemal; -Eee kötü haber ne peki Hasan?

-Haftaya santraforumuz sensin.

----------------------------------------------------------------

BİRAZ DA VİDEO!


Bu bebekler paten kayıyor, dans ediyor. Daha neler, neler yapıyor!


Burada da dans ve piyano bir arada! (Teşekkürler Yaşar kardeş...)


-----------------------------------------------


14 Temmuz 2009 Salı

KRAL, BİLGE VE SOYTARI - Dinler Turnuvası


Shafique Keshavjee

Çeviren: Aylin Yengin

Özlem Pekcan’ın kitaplığından

Kral’ın kararı
Böylece Kral, asil ve heybetli bir şekilde yerinden kalkarak, şunları söyledi:

- Bayanlar ve baylar, cesur katılımcılar, en sonunda ‘SY’lerimizin karar aşamasındayız. Jürinin kararsızlığının ve Bilge’nin açıklamasının ardından, kazananı tayin etmek üzere tek başıma bırakıldım. Bu görev bana çok zor gelse de, Kral olmanın omuzlarıma yüklemiş olduğu sorumlulukların bilincindeyim. Hepinizin bizleri bilgilendirdiğini, heyecanlandırdığını, teşvik ettiğini, uyardığını, büyülediğini belirtmem gerekir. Gördüğüm rüyayı düşününce, bir tek din bize çok uygunmuş gibi geliyor ve bu dini de…

Halk, Kral’ın iki dudağının arasından çıkacak sözleri bekliyor, gazeteciler durmadan not alıyordu, temsilcilerin çoğunluğu ise bakışlarını yere doğru çevirmişlerdi.

Kral ilham alırmışçasına gözlerini kapadı ve içinde döndü.

***

Kral gözlerini açtığında, kendini büyük toplantı salonunda bulduğuna şaşırmış gibiydi. Dinleyicilerin dikkatli bakışları, gerçeğe dönmesini sağladı. Kendini bile hayrete düşüren sözler söylemeye başladı:

- … bir tek din bize çok uygunmuş gibi geliyor ve bu dini de… kendi özel hayatım için seçeceğim. Bir Kral olarak, bu dini halkıma zorla kabul ettiremem. Devletim, herkesin, kendi esas gerçeğini özgürce seçebileceği şekilde lâik olmalı. Eğer varsa, Tanrı altın madalyaya layık olanı tek seçecek olandır. Bu dünyadan göçtüğümüzde, hiç kuşkusuz kendi dinimizi ve insanlık felsefemizi seçebileceğiz. Bizse ancak bir gümüş madalya verebilir ve onun sahibini belirlemek üzere dört yıl sonra yeniden bir araya gelmeyi öneriyorum. Madalya, bu dört yıl içerisinde diğer dinlerin müminlerini anlamak ve onlara hizmet etmek konusunda en fazla çaba gösteren dine verilecek. Böylelikle özerkliğini genişletmeyi başardığını, inancı olan ya dolmayan insanların neler hissettiğini anladığını kanıtlayacak ve onlara iyilikte bulunacak. Ruhun eyleminin işareti değil midir zaten bu? Ayrılma ve birleşme, özerklikten kurtuluşu ve başkalarını kabul etme. Elbette ki bu, başkalarının uygulamalarını ve öğretilerini hiç araştırmadan, körü körüne kabul etmek anlamanı gelmez! Ama bu görkemli yardımlaşma, insanların birbirlerini dinlemelerini, birbirlerine destek olmalarını sağlayacaktır ve ancak bu davranışlar ödüllendirilebilir. Yani size dört yıl sonrasının mayıs ayındaki dolunay zamanı için şimdiden randevu veriyorum ve tüm rakiplerin barışı sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum. Aynı zamanda siz bütün temsilcilere, halkıma en iyiyi sunabilmeniz için, basın ve medya özgürlüğünü de sunuyorum. Davranışlarınızı yakından izleyip, bir sonraki yarışmada gümüş madalyanın sahibini tayin etme görevi onların olacak.

***

Adı bilinmeyen bir ülkenin Kralı, bir gece garip bir düş görür. İlginç olan; ülkesinin gelişmesi için birlikte çalıştığı Bilge ve Soytarı’nın da aynı düşü görmüş olmalarıdır. Bu durumun içinde bulundukları “ruhsal boşluk”la ilgisi olduğuna kanaat getiren Kral, ülkesinde bir “dinler turnuvası” düzenlemeye karar verir. Turnuvanın sonucuna göre ülkenin resmi dinini belirleyecektir.

Kitap eğlenceli bir anlatımla, bir taraftan dünyadaki belli başlı dinleri tanıtırken, bir taraftan da, günümüz dünyasının değişmez sorunları (örneğin: hoşgörü, birlikte yaşayabilmek, inançlara saygı gibi) üzerinde düşünmeyi ve düşündürmeyi de ihmal etmiyor.

Bendeki nüsha, Can Yayınları tarafından 2002 yılında, Aylin Yengin’in çevirisi ile basılmış. Barışçıl bir dil, objektif bir duruş ve önerdiği barış dünyası ile okunmaya değer bir kitap.

SÖYLE SÖZÜNÜ

Ad

E-posta *

Mesaj *

kimler gelmiş:)

Twitter

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı